Ahzâb-67 ve 68’i de açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Ahzâb-67 ve 68’i de açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ahzâb-67 ve 68’i de açıklar mısınız?

33/AHZÂB-67: Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnâs sebîl(sebîlâ).
Ve cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîmi’nden) saptırdılar.”


"Ve cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, büyüklerimize (kübera) ve sâdatlarımıza, yani dîn konusunda ileri gidenlerimize itaat ettik. Ve böylece sebilden saptırdılar. Ve böylece biz sebilinden, Sıratı Mustakîmi’nden saptık”

İşte bugünde aynı şey sözkonusu. Bu camilerde bizim için "O sahte peygamberdir." sözlerini söyleyenler onlar dinlerini bilmeyen zavallılardır. İşte sevgili kardeşlerim, eğer bilselerdi Allah'a ulaşmayı dilerlerdi. Bilselerdi, bizi bir defacık dinleselerdi, hakkımızda hüküm vermek  bilmeden nasıl gerçekleşebilir sevgili kardeşlerim. Allahû Tealâ, "Zanla hareket etmeyiniz." diyor. "Zandan kaçının." diyor. "Böyle başkalarına zarar verebilirsiniz." diyor zanla hareket ettiğiniz zaman.

49/HUCURÂT-12: Yâ eyyyuhâllezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni, inne ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâ(ba’dan), e yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûhu, vettekullâhe, innallâhe tevvâbun rahîmun.
Ey âmenû olanlar! Zandan çok sakının. Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (merak edip insanların hatalarını araştırmayın). Sizin bir kısmınız diğerlerinin dedikodusunu yapmasın. Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan tiksinirsiniz. Ve Allah’a karşı takva sahibi olunuz. Muhakkak ki Allah, tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.


Oysaki dinleseler, Allah’a ulaşmayı dileyecekler. Onlar da cehennemden kurtulacaklar. Düşünebiliyor musunuz sevgili kardeşlerim? Bunca dîn adamı eğer üniversitelerden ve imam hatip liselerinden öğrendikleri ilimle yaşarlarsa ve onunla hükmederlerse hem başkalarını hem de kendilerini cehenneme mahkûm etmiş olurlar.
 
Bir dîn anlatımı var ülkemizde. Bütün dünyada da durum aynı. Dîn adamları Kur’ân’dan değil de ehl-i sünnet vel cemaat âlimlerinin ve ondan sonraki devrelerdeki âlimlerin yazdıkları kitaplardan hareket ettikleri için, Kur’ân hükümlerinin dışında kalmış durumdadırlar. Kurtuluşa ulaşmak konusundaki Kur’ân emirlerinden bahsediyoruz ve bu burada, bu konu Ahzâb-67 ve 68’de son derece açık olarak anlatılıyor:
 
“Biz devrimizin küberasına (büyükler; büyükler deyince kimler kastedilir biliyorsunuz. Biz bir şey ilâve etmeyelim. Ama sâdatlarına da diyor) büyüklerine ve sâdatlarına itaat ettik.”
 
Görüyorsunuz tâbiiyet yok. “Tâbî olduk” değil, “İtaat ettik.” Çünkü onlar zaten tâbiiyeti kaldırmışlar. “Tâbiiyet tasavvufta olur. Tasavvuf da farz değildir.” diyorlar.

Ve öyle çok hurafe girmiş ki dînimize, dînini yaşadığını zanneden İslâm’ın 5 şartını yaşayanlar, hiçbir zaman cennete giremezler sevgili kardeşlerim. İslâm’ın 5 şartıyla hiç kimse Allah’ın cennetine giremez. Çünkü bu 5 şartın içinde Allah’a ulaşmayı dilemek yok. Dilemezse kişi dalâlettedir, küfürdedir, hüsrandadır. Ve bu insanlar; küfürde olan, dalâlette olan, hüsranda olan insanlar, camilerden bizi “Konferansına gitmeyin.” diye konferansımızı engellemeye çalışıyorlar ve ne yazık ki gidecekleri yer cehennem sevgili kardeşlerim. Ve sonucu söylüyor Ahzâb-68:

33/AHZÂB-68: Rabbenâ âtihim dı’feyni minel azâbi vel’anhum la’nen kebîrâ( kebîran).
“Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.”


"Onları büyük bir lanetle lanetle ve onlara iki kat azap ver.

İşte bugün İlâhiyat fakültelerimiz, bugün 80 binden fazla kadrolu Diyanet İşleri Başkanlığı sevgili kardeşlerim, hep o öğrendiği ilmi öğretiyorlar ve de böylece hem kendilerini hem de bütün bu ülkede yaşayan insanları cehenneme doğru yolcu ediyorlar.

Sevgili kardeşlerim! 14 asır evvel yaşanan İslâm, bugün yaşanan İslâm değil artık. Söyledik ya; 7 safha, 4 tane de teslim söz konusu İslâm’da. Bunlar daha Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Dilemiyorlarsa, hiçbir zaman cehennemden kurtulmaları mümkün değil. Çünkü Allahû Tealâ söylüyor. Konumuzun başında söyledik özellikle. Biline ki; Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişinin Yûnus Suresinin 7 ve 8. âyetleri gereğince hem gideceği yer cehennemdir hem de onlar Allah’ın âyetlerinden gafildir.

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Şimdi, Allah’ın âyetlerinden gâfil olan insanlar camileri doldurmuşlar ve de ahkâm kesiyorlar. Diyorlar ki: “O, sahte peygamberdir, bir sahtekârdır. Onun konferansına gitmeyin.” Ne kadar korkunç bir durum sevgili kardeşlerim. Biliyor musunuz? Biz şu an Amerika’da yaşıyoruz. Hiç kimse bize karşı değil. Burada bir üniversite kurmamıza resmî müsaade verdi adamlar. Allah’ın Üniversitesini kurduk. Dîn öğretiyoruz insanlara ve bize saygı gösteriyorlar.

Sevgili kardeşlerim! Bu âyetleri, Ahzâb-67 ve 68’i unutmayın. O sâdatlar (dîn konusundaki ileri gelenler), onlar ne yazık ki dînlerini bilmiyorlar. Bu konferansta size bunun detaylarını da açıklayacağız inşaallah. Zaten evvelâ Allah’a ulaşmayı dilememek söz konusuysa -ki böyle bir kavramdan hiçbirinin haberi yok- hem dalâletteler, hem küfürdeler, hem gidecekleri yer cehennem, hem hüsrandalar.

Bütün negatif faktörler üzerlerinde. Ra’d Suresinin 27. âyet-i kerimesi açık bir şekilde Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin dalâlette olduğunu söylüyor.

13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbihi, kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”


“Dalâlette olanların da gideceği yer cehennemdir.” diyor Allahû Tealâ. Dalâlette olan insanlar hidayetin sahibine “O bir sahtekârdır.” diyorlar. İyi mi? Olur böyle şeyler sevgili kardeşlerim.

Benzer konular