Mulk 8-9-10'da dalâlette olanlar hidayette olanları dalâlette görüyorlarsa, Bakara 77 ve 78'de ifade buyurulan emaniyeye tâbî olan ûmmilerde, Arapça’yı iyi okuyamayan insanları Kur’ân’ı bilmeyenler olarak ifade ediyorlar. Bunun hakkında ne buyurursunuz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Mulk 8-9-10'da dalâlette olanlar hidayette olanları dalâlette görüyorlarsa, Bakara 77 ve 78'de ifade buyurulan emaniyeye tâbî olan ûmmilerde, Arapça’yı iyi okuyamayan insanları Kur’ân’ı bilmeyenler olarak ifade ediyorlar. Bunun hakkında ne buyurursunuz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mulk 8-9-10'da dalâlette olanlar hidayette olanları dalâlette görüyorlarsa, Bakara 77 ve 78'de ifade buyurulan emaniyeye tâbî olan ûmmilerde, Arapça’yı iyi okuyamayan insanları Kur’ân’ı bilmeyenler olarak ifade ediyorlar. Bunun hakkında ne buyurursunuz?

Mulk 8-9-10'a bakıyoruz:

67/MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.


"Cehennem nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup oraya (cehenneme) atıldığında, cehennem bekçileri onlara: “Size nezir gelmedi mi?” diye sorarlar. Nezir (uyarıcı) yani resûl gelmedi mi?”

Bu 3 âyetin paraleli Zumer-71’dir. Zumer-71’de aynı suali soranlar, “Size resûl gelmedi mi?” diye soruyorlar.

39/ZUMER-71: Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alâl kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın?” (Cehenneme gidenler) dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.


Mulk 9:

67/MULK-9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.”

 
kâlû belâ: Dediler ki; Evet.
kad câenâ: Bize geldi.
nezîrun: Nezirler.  
fe kezzebnâ: Biz, onları o zaman yalanladık.
ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in: Ve dedik ki; Allah, hiçbir şey indirmemiştir.
entum illâ fî dalâlin kebîr (kebîrin): Ve siz büyük bir sapıklık içindesiniz, dalâlet içindesiniz dedik.

Mulk 9:

67/MULK-10: Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Ve: “Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.” dediler.

 
Bu 3 âyette (Mulk-8, 9 ve 10) açık bir şekilde herkese Allah’ın nezirlerinin geldiği, onları ikaz ettiği ifade buyruluyor . Ve nezirleri reddettikleri, onu yalanladıkları ve Allah hiçbir şey indirmemiş dedikleri, hepiniz büyük bir sapıklık içindesiniz dedikleri ifade ediliyor.

Bakara-77:

2/BAKARA-77: E ve lâ ya’lemûne ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne).
Ve onlar, gizlenen ve açıklanan şeyleri Allah’ın bildiğini bilmiyorlar mı?


Allahû Tealâ insanlar gizlese de, açıklasa da Allah onların kalbinde olanı bilir.

Bakara-78:

2/BAKARA-78: Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).
Ve onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah’ın) Kitabı’nı bilmezler, sadece emaniyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zanda bulunuyorlar.


ve minhum ummiyyûne lâ ya'lemunel kitâbe: Onlardan ümmîler vardır. Onlar Kitab’ı bilmezler.
illâ emâniyye: Ve emaniyyeyi iktiba ederler.
ve in hum illâ yezunnûn (yezunnûne): Onlar sadece zan içindedirler.

Şimdi suale dönüyoruz; Mulk Suresinin 8-9-10. âyetlerinde nasıl ki dalâlette olanlar hidayette olanları dalâlette görüyorlarsa...

Evet dalâlette olanlar, hidayette olan neziri dalâlette görüyorlar.

Bakara Suresinin 77. ve 78. âyetlerinde ifade buyurulan emaniyeye tâbî olan ûmmilerde, Arapça’yı iyi okuyamayan insanları Kur’an-ı bilmeyenler olarak ifade ediyorlar.

Gerçekten zamanımızda insanlar başka insanların elleriyle yazdıkları kitabı şu anda Kur’ân’dan üstün tutar durumdalar. Kur’ân’ın bütün hükümleri, insanları kurtuluşa ulaştıracak olan hükümleri şu anda İslâm âleminde yok edilmiş durumdadır. Ne Allah’a ulaşmayı dilemek, ne mürşide tâbî olmak, ne ruhu Allah’a ulaştırmak, ne fizik vücudu teslîm etmek, ne nefsi teslim etmek, ne muhlis olmak, ne de iradeyi Allah’a teslim etmek, hiçbirisi bugün İslâm âleminin öğretim kadroları tarafından bilinmiyor ve tatbik edilmiyor. Onların böyle ifade etmeleri de cehâletlerinin bir tabii neticesidir.

Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin kurtuluşları elbette söz konusu değildir. Ama burada çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Neden çok ciddi bir problem? Çünkü dînlerini bizim açıkladığımız standartlarda öğrenmek mecburiyetinde olan, Kur’ân hakikatlerini öğrenmek mecburiyetinde olan halk, bizim söylediklerimizi onların söylediklerinden çok farklı olarak gördükleri zaman (ki çok fark var arada, çünkü onlar Kur’ân-ı bilmiyorlar) gidip onlara soruyorlar:

“Ne diyorsunuz, Bu diyor böyle söylüyor. İslâm’ın 7 safhasından bahsediyor, ruhun Allah’a hayattayken ulaşmasından bahsediyor. Siz bize hiç böyle bir şeylerden bahsetmediniz. Bu adam deli mi, neler söylüyor? Kur’an-ı Kerîm Âyetlerine dayalı olarak söylüyor hem de bunları."

İşte problem burada başlıyor. O emaniyye bilgilerden bilgilenen din adamları, onlara bizim söylediklerimizin yanlış olduğunu söylüyorlar. Ve bu insanların cehenneme gitmelerine sebebiyet veriyorlar. İşte problem buradan başlıyor sevgili kardeşlerim. Şu anda dîn adamları gerçekten bizim ülkemizde insanları cehenneme ulaştıran ateşe çağıran imamlar durumundadır.


Benzer konular