Sevgili Sultanımız sizinle ve Allah’ın sohbeti ile olmanın mutluluğu içindeyiz. Efendimiz Allah’a inanan âmenû olur mu?
Allah’a inanan âmenû olmaz. Allah’a inanan inancın sahibidir sadece. Allah’a ulaşmayı dilemedikçe kişi, kurtuluşa ulaşan bir standartta bir âmenû olmak imkanına sahip olamaz. O inanandır. İnanan herkes cennete giremez. İnananlardan sadece takva sahipleri, şirkten kurtulanlar, dalâletten kurtulanlar, küfürden kurtulanlar, hüsrandan kurtulanlar. Hepsi de sadece Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür. Kısaca sadece Allah’a ulaşmayı dileyenler âmenûdurlar.
Bu kardeşimiz çok güzel sual sormuş: “Âmenû olmakla, Allah’a inanan âmenû arasında ne fark var?” diyor. Âmenû kelimesi inanan manasına geliyor. Lugat mânâsı bu. Şimdi Allahû Tealâ diyor ki Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde:
8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
“Ey âmenû olanlar, takva sahibi olun.”
Yani bu âmenû olan kişi takva sahibi değil. “Takva sahibi olun, Allah’a ulaşmayı dileyin ki Allah size furkanlar versin ve bu verdiği furkanlar ile sizin günahlarınızı örtsün. Daha sonra da size mağfiret etsin.” Yani hem işin içinde Allah’a ulaşmayı dileme kariyeri var, hem de ondan sonra mürşide ulaşıp tâbiiyetle beraber günahların sevaba çevrilmesi, mağfirette var. Öyleyse buradaki âmenû olan kişi Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişi değil. Eğer takva sahibi olamazsa, Allah’a ulaşmayı dilemezse âmenû olmasına rağmen, Allah’a ulaşmayı dilemesine rağmen cehennemden kurtulamaz. Ama kim Allah’a ulaşmayı dilerse, o kişi âmenûdur. İşte Allahû Tealâ âmenû olanların takva sahibi olduğunu söylüyor. Diyor ki Yûnus Suresinin 62, 63, 64. âyet-i kerimelerinde:
10/YÛNUS-62: E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
10/YÛNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10/YÛNUS-64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırati, lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
“O Allah’ın evliyası var ya onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Onlar âmenû olmuşlardır. Ve bu sebeple takva sahibi olmuşlardır.”
İşte takva sahibi olmuşsa âmenû olan kişi, o Allah’a ulaşmayı dileyen bir âmenû olan kişidir. Bakara 257'de de Allahû Tealâ:
2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.
“Allah âmenû olanların dostudur. Onları zulmetten nura çıkarır.” diyor.
Bunlar mü'min olan âmenû olanlar. Ama Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde âmenû olan, mü’min olmamış henüz. Henüz günahları örtülmemiş. Gideceği yer cehennem. Allah’a inanıyor, ama cehennemden kurtulamıyor. Öyleyse Allah’a inanan kişiyle, Allah’a inandıktan sonra Allah’a ulaşmayı dileyen kişi, ikiside âmenûdurlar. Mürşidine ulaşan kişi de âmenûdur. Ruhunu Allah’a ulaştıran kişide âmenûdur. Fizik vücudunu, nefsini ve iradesini Allah’a teslim edenler de âmenûdur. Hepsi için ayrı bir âmenû olma kademesi var. Takva sahibi olma ve âmenû olma birbirini takip ederek gidiyor. Ama birinci âmenû olmak sadece inancı ifade eder, hiç kimseyi kurtaramaz. Allah’a inanan kişi âmenû olmuştur, îmânı vardır. Allah’a inanıyor ama cehennemden kurtulamaz.