Bakara-2 ve 3’ü baz aldığımızda esasen ibadetlerin Allah’a ulaşmayı diledikten sonra yapıldığını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Bakara-2 ve 3’ü baz aldığımızda esasen ibadetlerin Allah’a ulaşmayı diledikten sonra yapıldığını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-2 ve 3’ü baz aldığımızda esasen ibadetlerin Allah’a ulaşmayı diledikten sonra yapıldığını söyleyebilir miyiz?

Bakara-2:

2/BAKARA-2: Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).
İşte bu Kitap ki, O’nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.


zâlikel kitâbu lâ reybe fîh (fîhi): İşte bu Kitap ki: O'nda şüphe yoktur.
huden lil muttekîn (muttekîne): Takva sahipleri için de, bir hidayettir.

Kimin için hidayettir? Takva sahipleri için. Ne zaman başlıyor takva sahibi olmamız ? Allah’a ulaşmayı dilediğimiz an. Dikkat edin, takva sahibi olmakla hidayet aynı anda başlar. Bakara Suresinin 2. âyet-i kerimesi, takva sahibi olmanın hidayetinde sahibi olmayı ifade ettiğini açıklıyor.

3:
2/BAKARA-3: Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Onlar (takva sahipleridir) ki, gaybe (gaybte Allah’a) îmân ederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (başkalarına verirler).


ellezîne yu'minûne bil gaybi: Onlar gaybde Allah'a îmân ederler.
ve yukîmûnes salâte: Ve namaz kılarlar.
ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne): Ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler.

Ne zaman infâk etmeye başlarlar? Mürşidlerine ulaşıp da 2. takvanın sahibi oldukları zaman infâk ederler. 1. infâk her zaman mümkündür. Allahû Tealâ’nın yoluna girmeden de insanlar infâk edebilirler. Yani ellerindeki malı başka insanlara dağıtabilirler. Ama Kur’ân’daki infâkın manevî manasına girdiğimiz zaman, bu infâkın fizik vücudun Allahû Tealâ için yaptığı zikrin, Allah’ın katından indirdiği rahmetin ve fazlın, rahmetin ve salâvâtın Allah’ın göğsünü yardığı yerden geçerek o kişinin kalbine ulaşması ve kalpte fazılların îmân kelimesi etrafında toplanması olayı, bir kişinin nefsini infâk etmesidir. Bu noktaysa kişinin mürşidine ulaştığı noktadır. Bu noktadan itibaren yapılan zikir, mutlaka manevî infâkı ihata eder.

“İbadetlerin Allah’a ulaşmayı diledikten sonra yapıldığını söyleyebilir miyiz?”

Aslında ibadetlerin sevgili kardeşlerim, ibadetlerin faydalı alan olarak oluşması (meselâ zikir ibadetinin) mürşide ulaştıktan sonraki safhadır. Ama kişi Allah’a ulaşmayı dilediği andan itibaren bütün negatif faktörlerden kurtulur ve ibadetleri de o zaman değerli olur her açıdan. Ondan evvel yapılan ibadetlerde insanlar derecat kazanırlar ama kazandıkları dereceler onları hiçbir zaman Allah’ın cennetine ulaştıramaz. Namaz kılsınlar, oruç tutsunlar, zekât versinler, hacca gitsinler, kelime-i şahadet getirsinler hatta zikir yapsınlar ama bunların hiçbirisinden bir fayda görmeleri söz konusu değildir yalnız onların derecatını kazanırlar. Ne kadar derecat kazanırlarsa kazansınlar Allah’a ulaşmayı dilemedikçe kurtuluşları söz konusu olmadığı için (kardeşimiz haklıdır), onların ibadetlerinin onları kurtaracak ibadetler olabilmesi, Allah’a ulaşmayı diledikten sonraki bir keyfiyettir.  

Benzer konular