Nisâ 80 ve Nisâ 64 âyetlerinin Allah’a ulaşmayı dilemiş, velî resûle tâbî olmuş kişilere seslendiğini idrak ediyorum. Bizleri bu konuda sonsuz ilminizle aydınlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Nisâ 80 ve Nisâ 64 âyetlerinin Allah’a ulaşmayı dilemiş, velî resûle tâbî olmuş kişilere seslendiğini idrak ediyorum. Bizleri bu konuda sonsuz ilminizle aydınlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisâ 80 ve Nisâ 64 âyetlerinin Allah’a ulaşmayı dilemiş, velî resûle tâbî olmuş kişilere seslendiğini idrak ediyorum. Bizleri bu konuda sonsuz ilminizle aydınlatır mısınız?

İnsanlardan Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin Allah’ın Resûl’üne itibar etmeyecekleri için, Nisâ Suresi 80. âyet-i kerimesindeki hitabın, Nisa Suresinin 64. âyetine göre, Allah’a ölmeden ruhunu ulaştırmayı dilemiş ve Allah’ın gösterdiği velî resûle tâbî olmuş kişilere seslendiğini idrak ediyorum. Nasıl bir nefs ki bu, kardeşlerini incitince onlardan özür dilemekle her şeyin düzeldiğini zannettirerek inatla hata üstüne hata işletiyor. Halbuki asıl yapılması gerekenin, nefsimizin bize hedef saptırtarak, böyle bir davranış ile Allah ve Resûl’üne itaat etmemiş olduğunu itaat etmemeye ulaştırdığını, esas özrün Allah ve Resûl’ünden dilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu su gibi, hava gibi muhtaç olduğumuzu sizden öğrenebiliriz. Bizleri bu konuda sonsuz ilminizle aydınlatır mısınız?

Nisâ 80:

4/NİSÂ-80: Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ(hafîzen).
Kim Resûl'e itaat ederse, böylece andolsun ki Allah'a itaat etmiş olur. Ve kim yüz çevirirse, o taktirde Biz seni, onların üzerine muhafız olarak göndermedik.

,
"Resûl’e itaat eden andolsun ki; Allah’a itaat etmiş olur."

ve men tevellâ: Kim de dönerse,

"Biz, seni onların üzerine muhafız göndermedik."

“Dönenler döndüklerinin hesabını bize ödeyeceklerdir.” diyor.

Allahû Tealâ Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e: “Senin görevin tebliğdir. Hesap bize aittir.” diyor.

Nisâ 64:

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).
Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah’ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl’ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.


ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi): Biz resûllerimizi kendilerine itaat edilmesinden başka bir şey için göndermedik. Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilsin diye göndeririz.
ve lev ennehum iz zalemû enfusehum: Onlar nefslerine zûlüm ettikleri zaman.
câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ: Nefslerine zûlüm ettikleri zaman eğer sana gelselerdi ve Allah’tan mağfiret dileselerdi, resûl de onlar için mağfiret dileseydi Allah’ın tövbeleri (yani her iki tarafın tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardı.

Şimdi insanlardan Allah’a ulaşmayı dileyenler var, dilemeyenler var. “Allah’a ulaşmayı dilemeyenler Allah’ın resûlüne itibar etmezler.” diyor. Doğrudur, itibar etmezler.

Nisâ Suresinin 80. âyet-i kerimesinde yine Allahû Tealâ’nın söylediği şey:

“Resûle itaat eden hamd olsun ki Allah’a itaat etmiş olur.”

"Allahû Tealâ burada Nisâ-64’e göre değerlendiriyor." diyor kardeşimiz. "Öyle olduğunu zannediyorum. diyor. Allah’a ölmeden evvel ruhunu ulaştırmayı dilemiş, Allah’ın gösterdiği resûle tâbî olmuş kişilerden bahsediyor. Evet bu devir için de aynı şey söz konusu.

Kardeşimiz sözleriyle: “Kardeşler arasında çıkan anlaşmazlıklarda hatayı yapan kişi, kardeşini üzen kişi, kardeşine zarar veren kişi af dilemekle bütün meseleleri çözdüğünü zannediyor."  diyor. "Ondan değil aslında resûlden af dilenmesi gerekir." diyor. "Aslında Allah’a ve Resûl’üne itaat etmemiş oluyor." diyor böyle yapan bir kişi.

"İşte nefsine zulmeden kişi, başkasına zarar veren kişidir. Başkasına zarar veren kişi, eğer gelip de o zarar verdiği kişiden af dilemenin ötesinde, resûlden de böyle böyle hata yaptım diye af dilemek gereğini duyarsa çözüm o zaman gelir.” diyor kardeşimiz.

Böyle bir şey için Allahû Tealâ’nın söylediği açık; Kim Resûle gelir de, onun önünde tövbe ederse Allahû Tealâ’nın o tövbeyi kabul edeceğini söylüyor. Tabii bu Nisâ Suresinin 64. âyet-i kerimesi aynı zamandan resûle tâbî olmanın vücuda getirdiği günahların sevaba çevrilmesi olayını da yani şefaat olayını da kapsıyor.

Benzer konular