Peygamber ile resûl arasındaki fark nedir acaba?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Peygamber ile resûl arasındaki fark nedir acaba?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber ile resûl arasındaki fark nedir acaba?

Peygamberlerin Kur'ân-ı Kerim’deki adı nebîdir. Resûl kelimesi ise her yerde bulunandır. Risalet ve nübüvvet aynı şey değildir. Nübüvvet peygamberliktir. Hz. Musa bir peygamberdir. Hz. İsa bir peygamberdir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, o da bir peygamberdir. Ama bütün devirlerde, bütün kavimlerde resûller yaşar. Her kavimde resûl vardır. Ve onlar, bu peygamberlerin dışındakiler nebî değildir. Onların adı resûldür. Şu anda da dünyadaki her ülkede resûller mevcut.

Ama şu anda dünyada yaşayan bir nebî mevcut değil. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’inde; “hâtemen nebiyyin(nebiyyine)” diyor. “Nebîlerin hitamı, Nebîlerin Sonuncusu… Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V) Nebîlerin Sonuncusu’dur. Bütün nebîler aynı zaman da resûldür. Ama bütün resûller nebî değildir.

33/AHZÂB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah’ın Resûl’ü ve Nebîler’in (Peygamberler’in) Hatemi’dir (Sonuncusudur). Allah, herşeyi en iyi bilendir.


İşte şu anda bütün kavimlerde mutlaka o kavmin resûlü mevcuttur. Ama şu anda dünya üzerinde hiçbir kavimde nebî mevcut değildir. Bütün kavimlerde mutlaka bir resûl var. Onlardan bir tanesi de devrin imamı seçilir Allahû Tealâ tarafından. Ve kendisine Allahû Tealâ tarafından görev verilir. Bu görev bu devirde bize verilmiştir.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki: “Hepiniz Allah'a yakın olun.” Bunun en kestirme yolu kişinin Allah'a ulaşmayı dilemesidir. 3. kademeye kadar Allahû Tealâ’nın garantisi var. İfadeyi tekrar edelim: “Kim Bana ulaşmayı dilerse; Ben onu Kendime ulaştırırım” diyor Allahû Tealâ.

İşte “Kendine ulaştırması” demek, o kişinin ruhunun Allah'a ulaşması yani o kişinin ruhunun Allah'a ermiş olması, Allah’ın Zat’ında yok olarak Allah'a ulaşmış olması. Bu esas ortaya çıkıyor. Bütün insanlar için Allahû Tealâ bunu garanti etmiş. İfadeyi bir defa daha tekrar ediyorum: “Kim Bana ulaşmayı dilerse; Ben onu Kendime ulaştırırım” diyor Allahû Tealâ.

Öyleyse Allahû Tealâ sözünü tutmamazlık yapar mı? Böyle bir şey hiçbir şekilde mümkün değildir. Allahû Tealâ söz verdiği zaman, bütün insanlara göre yapılabilecek veya yapılamayacak olan şeyler Allahû Tealâ tarafından hep yapılabilir hüviyettedir. O, Allah’tır. Onun yapamayacağı hiçbir şey yoktur. O, kâinatı yaratandır. O, Allah bütün insanlara yardım edendir.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ hepinizi çok seviyor. Ve istiyor ki; herkes Allah'a ulaşmayı dilesin de en azından ruhunu Allah'a ulaştırsın ve en az 3. kat cennetin sahibi olsun. Ama orada bırakmıyor işi. Eğer Allahû Tealâ’dan insan isterse: “Yarabbi! Ben ruhumu Sana ulaştırdım hamdolsun. Ama fizik bedenimi de Sana teslim etmek istiyorum. Ruhum Sana ulaşarak teslim oluyor. Fizik bedenim böyle bir şey yapamaz tabiî. Ama Sana teslim olur. Fizik vücudumdan sonra nefsimi de Sana teslim etmek istiyorum. Nefsimden sonra irademi de Sana teslim etmek istiyorum. Ne olur bu teslimleri bana nasip kıl, bu teslimleri gerçekleştirebileyim.”

İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Allahû Tealâ’nın dizaynı içerisinde bütün insanlar için söz konusu olan budur; ruhun, vechin (yani fizik vücudun), nefsin ve iradenin Allah’a teslimi. Ama cennete girmek bir insanın;
“Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.” demesiyle bile mümkündür. Zaten bunu diyen bir insan için, “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.” ifadesini kalpten söyleyen insan için Allahû Tealâ’nın onu Kendisine ulaştırmaması mümkün değildir. Allahû Tealâ’nın ifadesi neydi? Bir defa daha söylüyorum: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım”

Allah razı olsun.

Benzer konular