Allah’a ulaşmayı dilemekten bahsettiniz. İbadetlerini yerine getiren bir kişi Allah’a ulaşmayı dilemiş olur mu?

Olmaz. Sevgili kardeşlerim! İbadetler dediğimiz zaman namaz kılmak vardır, oruç tutmak vardır, zekât vermek vardır, hacca gitmek vardır, kelime-i şahadet getirmek vardır. Bunun ötesindeki aslî unsursa genel olarak unutulmuştur. Asıl önemlisi bundan sonrakidir. Yani zikir; yani Allah’ın ismini “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye zikretmek. İşte nefsimizin kalbine Allah’ın katından nurları taşıyan ve onu kalbimize yerleştiren şey, asıl bu ibadettir. Adına “zikir” diyor Kur’ân-ı Kerim. Allah’ın adını zikretmek, tekrar etmek “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesle. Bu sesli zikirdir. Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sessiz, bu da sessiz zikirdir. Dilini de oynatmadan, ağzını da kımıldatmadan, tamamen kişinin iç sesiyle devam ettirdiği zikirse bu zikirlerin üçüncüsüdür.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ kurtuluş reçeteleri vermiş. İstiyor ki herkes kurtulsun, herkes cennete girsin. Ama bir vakıa ile karşı karşıyayız sevgili kardeşlerimiz. İnsanların çoğu ne yazık ki cennete giremiyor. İnsanların çoğu ne yazık ki cehenneme giriyor. Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın dizaynı herkese açık olarak verilmiş. Ve serbest iradeye bağlanmış. Allahû Tealâ kimseyi zorlamıyor. Diyor ki: “Eğer kurtulmak istiyorsanız Allah’a ulaşmayı dileyeceksiniz. Daha üst kat cennete gitmek istiyorsunuz; mürşidinize tâbî olacaksınız. Bir üst kat; ruhunuzu Bana ulaştıracaksınız.” diyor Allahû Tealâ. “Bir üst kat, fizik bedeninizi teslim edeceksiniz. Nefsinizi teslim edeceksiniz; bir üst kat. Muhlis olacaksınız; bir üst kat. İradenizi Bana teslim edeceksiniz.” diyor Allahû Tealâ. “ 7. kat cennetin sahibi olacaksınız.” Bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları ardına kadar açmış sevgili kardeşlerimiz.

Öyleyse Allahû Tealâ’nın neler ortaya koyduğunu, hedefinin ne olduğunu hepimiz bilmeliyiz ve yerli yerine oturtmalıyız. Allahû Tealâ herkesin cennete girmesini istiyor. Ve kanunlarını koymuş. Hiç kimse Allah’a ulaşmayı dilemeden 1. kat cennete giremez. Mürşidine tâbî olmadan 2. kat cennete giremez. Ruhunu Allah’a ulaştırmadan 3. kat cennete giremez. Fizik bedenini teslim etmeden 4. kat cennete giremez. Nefsini teslim etmeden 5. kat cennete giremez. Muhlis olmadan 6. kat cennete giremez. İradesini teslim etmeden 7. kat cennete giremez.

Sevgili kardeşlerim! Bunlar Allah’ın kanunları. Hem de birçok dîn adamı tarafından çoktan unutulmuş olan. Ne kalmış sevgili kardeşlerim dînimizden geriye? Dîn adamlarıyla konuştuğumuz zaman şunu görüyoruz: “Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. İşte İslâm’ın 5 şartı.” diyorlar bize. “İslâm bundan mı ibaret?” diyoruz. “Evet.” diyorlar. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.

Sevgili kardeşlerim! 7 kat cennet var. Ve bizim hedefimiz de açık ve kesin bir şekilde o 7 kat cennetten birisine ulaşmak. Ama cennetlerin sayısı 5 değil 7. Şimdi böyle bir ortamda bütün insanlar için kapılar açık. Herkes kazandığı derecatın muhtevası içinde, Allahû Tealâ kendisini nereye nasip kılmışsa oraya gitmek mecburiyetinde.

Sevgili kardeşlerim! Allah ister ki herkes cennetlere girsin. Hatta herkes en üst kat cennete girsin. Ama Allah’ın koyduğu kanunlar da var. O kanunlar hayat devam ettikçe hep kendini gösterecektir. Yani 7 kat cennete 7 tane hedef. Allah’a ulaşmayı dileyip de ölen bir kişinin 1. kat cennete girmesi, iradesini Allah’a teslim eden kişininse 7. kat cennete girmesi birer vakıa. Öyleyse 1’den 7’ye kadar giden bu standart içinde, Allahû Tealâ’nın koyduğu bir değişiklik söz konusu değil. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi bu noktada ölürse 1. kat cennete girer. Ama mürşidine tâbî olmuşsa 2. kat cennete girer. Ruhunu Allah’a ulaştırmışsa 3. kat cennete girer. Fizik bedenini teslim etmişse 4. kat cennete gider. Nefsini teslim etmişse 5. kat cennete girer. Muhlis olmuşsa 6. kat cennete girer. İradesini teslim etmişse 7. kat cennet girer. Şartlar bunlar sevgili kardeşlerim.

Allah razı olsun.