Mürşide tâbiiyetin İslâm dînindeki yeri nedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Mürşide tâbiiyetin İslâm dînindeki yeri nedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mürşide tâbiiyetin İslâm dînindeki yeri nedir?

Sevgili kardeşlerim! İslâm, lügat mânâsı olarak teslim olan demektir. Bir insan İslâm dîninin standartlarına eğer tam olarak uymak istiyorsa o, Allah’a önce ruhunu teslim edecektir (1). Sonra fizik bedenini teslim edecektir (2). Sonra nefsini teslim edecektir (3). En sonra da iradesini Allah’a teslim edecektir (4). Bu teslimlerin her birisi o kişinin daha üst seviyede, daha üst seviyede, daha üst seviyede Allah’a yaklaştığını gösterir. Burada ruhun teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi ve iradenin teslimi olmak üzere 4 tane teslim devreye giriyor.
 
Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları ardına kadar açmış. Herkes ulaşabildiği seviyeye kadar yükselmeyi kendisine hedef edinmeli. Ve zaten yükseldikçe hayatının giderek daha çok, daha çok, daha çok kendisine mutluluk verdiğini o yaşayacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ bütün insanları seviyor. Onların hepsinin kurtulmalarını istiyor. Ama kanunlar koymuş. Herkes kendi serbest iradesiyle hayatını yaşar. Her an ya derecat kaybederiz ya da derecat kazanırız sevgili kardeşlerim. Hayatımızın her anında derecat kaybı veya kazancı mutlaka devrededir. Ya zikir yaparız “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah …” diye. Sesli zikir olur bu ya da sessiz zikir olur; “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah …”. İkisi de aynı seviyede derecat kazandırır bize.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın hedefi açık ve kesindir. O, insanların mutlu olmasını ister. Böyle bir hedefe bir insanın ulaşması hiç de zor değildir. Bir dilek: “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” tarzında bir dilek, tek başına bu hedefe bir insanı ulaştırabilir. Ama bunun için mutlaka hacet namazını kılıp Allah’tan mürşidini sorması ve Allah’ın kendisine gösterdiği o mürşide ulaşması gerekir. O mürşidin kendisine ulaşabilecek durumu yoksa o zaman mürşidin müridlerinden bir tanesinden el alması, onu gene aynı hedefe ulaştırabilir.

Allahû Tealâ insanlar için engel koymaz. Yardım eder onlara. İster ki herkes, herkes, herkes cehennemden kurtulsun. Ve bu kadar kolay bir sebeple cehennemden kurtarmaksa Allahû Tealâ’nın o muhteşem ni’metidir, hediyesidir. Bir dilek sevgili kardeşlerim! “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” Böyle bir dilek konunun başlangıcını teşkil eder. Bundan sonra kişinin yapması lâzımgelen şey, mürşidini Allah’tan sorması ve ona veya onun bir vekiline ulaşıp tâbî olmasıdır. Tâbî olduğu anda ruhu mutlaka vücudundan ayrılacak, Allah’a doğru yola çıkacaktır. Bu 7-8 aylık bir devreyi ifade eder ki bunun neticesinde ruh mutlaka Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşınca o kişi ermiş evliya olur. Yani ruhunu Allah’a dünya hayatındayken ulaştırabilen bir evliyadan biri; bir velî.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın vücuda getirdiği standarda baktığımız zaman insanları Allahû Tealâ’nın hep kurtarmak istediğini görüyoruz. O ister ki herkes cennete girsin. Allahû Tealâ sevgili kardeşlerim, bütün insanlar için bu hedefleri yerli yerine oturtmuş. Ve 7 tane cennet için 7 tane safhayı söylüyor. Öyleyse her birisi bir başka cennetin ifadesi oluyor. Yani Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişinin gideceği yerle mürşidine tâbî olup ölen bir kişinin gideceği yer, aynı yer değildir. Biri 1. kat cennete, ikincisi 2. kat cennete girer; üst kat cennete girer. Sonra 3. safha. Allah’a ulaşmayı dilemek, mürşide tâbiiyet; 1 ve 2. safhalar. Ruhun Allah’a ulaşması 3. safha. Burada ölse bir kişi buna ulaşsa da ölse, 3. kat cennetin sahibi olarak ölür. Yaşarsa daha üst kat cennete girecektir. Böylece cennetler sıralanacaktır:

* Allah’a ulaşmayı dilemek; 1.
* Mürşide tâbiiyet, 2.
* Ruhun Allah’a ulaşması; 3.
* Fizik bedenin teslimi; 4.
* Nefsin teslimi; 5.
* Muhlis olmak; 6.
* İradeyi Allah’a teslim etmek; 7.

Allahû Tealâ 7. kat cenneti insanlara vermiş. Ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim eden kişi ancak bu noktaya ulaşabilir. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ hedefleri tayin etmiş. İstediği şey ne? İstediği şey, o kişinin talep ettiği cennete ulaşması. Bütün insanlar için cennet var mıdır? Evet, herkes için Allahû Tealâ -cennet vardır- cenneti hazırlamıştır. Yeter ki insan ona ehil olsun da o cennetlerden bir tanesini idrak etsin, yaşasın, ona sahip olsun. İşte onun için Allahû Tealâ kanunlarını koymuş. Yani Allah’a ulaşmayı dileyen bir insandan iradesini de Allah’a teslim eden kişiye kadar 7 tane safha koymuş. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi (1), mürşidine tâbî olan kişi (2), ruhunu Allah’a ulaştıran kişi (3), fizik bedenini teslim eden (4), nefsini teslim eden (5), muhlis olan (6), iradesini Allah’a teslim eden kişi (7). 7 tane kademede 7 tane ayrı cennet. Her birisi ayrı bir özelliğin sahibi. Bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları ardına kadar açmış sevgili kardeşlerim. Mutluluğunuzu istiyor.

Allah razı olsun.

Benzer konular