Allah için önemli şey, bizim O’na ulaşmayı dilemiş olmamız. Dilemişsek yardım etmeye hazır. Ama bir kişinin; “Yarabbi! Ben de Sana ulaşmayı diliyorum. Beni de Kendine ulaştır.” gibi aslında böyle bir talebi olmaksızın sözle, lafla Allahû Tealâ’dan (böyle bir) talepte bulunması Allah’ı böyle bir istikamette hedefine yürütmez. Allah bir insanın sözüne değil, sevgili kardeşlerim, buraya bakar; kalbine bakar. O kişi kalbinden böyle bir talepte bulunmuşsa, o kişinin 7-8 aylık bir ömrü varsa Allahû Tealâ’nın bunu gerçekleştirmemesi mümkün değildir. Aksi söz konusuysa o zaman da gerçekleştirmek istikametinde Allah’ın yardımı olmaz.
Sevgili kardeşlerim! Allah'a ulaşmayı dileyen kişi mutlaka Allah’tan; “Yarabbi! Benim de ruhumu Sana ulaştır. Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.” demesi mutlak gereklidir. Ama yetmez. Öyle bir insanın bu hedefine ulaşması için mürşidini Allah’tan sorması, Allah’ın kendisine mürşidini göstermesi, ondan sonra o mürşide tâbî olarak o kişinin ruhunun vücudundan ayrılmasını temin etmesi gerekir. Başka bir yolu yok.
Mutlaka herkes Allah’tan soracak: “Benim mürşidim kim?” Mürşidini öğrenecek. Mürşidine gidip tâbî olacak, mürşidi nerede olursa olsun. Tâbiiyetiyle beraber ruhu vücudundan ayrılacak ve Allah’a doğru yola çıkacak ve 7-8 aylık bir devrede o ruh mutlaka 7 tane gök katını aşacak. 7. katta 7 tane âlem geçecek soldan sağa doğru, 7. âlemden de dikey bir yolculukla Sidretül Münteha’ya ulaşacak. Oradan Allah’ın Zat’ına ulaşacak, Allah’a erecek. İşte o kişi ermiş evliyadır. Ruhunu bu dünya hayatını yaşarken Allah’a ulaştırmayı, Allah ona nasip etmiştir.
Allah razı olsun.