Zumer Suresinin 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Allah'ın kuluna yetmesinin ve kulunun dalâlette olmamasının Allah'a ulaşmayı diledikten sonra hidayetçi aracılığıyla olacağını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Zumer Suresinin 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Allah'ın kuluna yetmesinin ve kulunun dalâlette olmamasının Allah'a ulaşmayı diledikten sonra hidayetçi aracılığıyla olacağını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zumer Suresinin 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Allah'ın kuluna yetmesinin ve kulunun dalâlette olmamasının Allah'a ulaşmayı diledikten sonra hidayetçi aracılığıyla olacağını söyleyebilir miyiz?

Allahû Tealâ Zumer Suresinin 36. âyet-i kerimesinde şöyle söylüyor:

39/ZUMER-36: E leysallâhu bi kâfin abdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdin.
Allah kuluna kâfi değil mi? Ve seni, O’ndan (Allah’tan) başkaları ile (başka ilâhlarla, putlarla) korkutuyorlar. Allah kimi dalâlette bırakırsa, o zaman onun için bir hidayetçi (mehdi) yoktur.


e leysallâhu bi kâfin abdeh(abdehu): Allah kuluna kâfi gelmez mi?
ve yuhavvifûneke billezîne min dûnih(dûnihî): Ki seni O’ndan  (Allah’tan) başka olanlarla, Allah'tan başkalarıyla korkutuyorlar.
havf: Korku
ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin): Allah kimi dalâlette bırakmışsa, onlar için bir hidayetçi yoktur. Bir hidayete erdiren yoktur.”
 
Öyleyse dostumuz Allah olmalı, Allah'tan başka kimseden korkmamalıyız. Allah her şeyin, herkesin sahibidir. Kâinatın her zerresi O’na aittir. Allah'a aittir. Zumer 36’da Allahû Tealâ bunları söylüyor.

Bu âyet-i kerimeyi açıklar mısınız? Allah'ın kuluna yetmesinin ve kulunun dalâlette olmamasının Allah'a ulaşmayı diledikten sonra hidayetçi aracılığıyla olacağını söyleyebilir miyiz?

Dalâletten kurtuluş hidayetçiye ulaşma noktasında değildir. Dalâletten kurtuluş Allah'a ulaşmayı dilediğiniz noktada oluşur. Mürşide ulaşıp tâbî olduğumuz zaman bu 2. hidayettir. Ruhumuzu Allah'a ulaştırdığımız zaman, ruhumuzun hidayeti 3. hidayettir.

Âmenûların hidayetiyle tâbiiyet hidayeti aynı şey değildir. Ama her ikisi de hidayettir. Bir insanın dalâletten kurtulduğu yer, irşad makamına tâbî olduğu nokta değildir. İrşad makamına tâbî olduğu zaman kişi 2. defa hidayete ulaşır. Ruhunu Allah'a ulaştırdığında 3. hidayettin sahibidir. Fizik vücudunu, nefsini Allah'a teslim ettiğinde 4. ve 5. hidayetlerdedir. İrşada ulaştığı zaman 6. hidayettedir. İradesini Allah'a teslim ettiği zaman 7. ve son hidayettedir. Her biri de hidayettir.

Aynı zaman da 7 tane de teslimi içerir. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi henüz Allah'a teslim olmamıştır. Ama Allahû Tealâ onu imajinel bir teslimde kabul ediyor. “Onlar teslim olanlardır.” diyor. “Seni dinleyenler ve Allah'a ulaşmayı dileyenler. Onlar teslim olanlardır.” diyor Allahû Tealâ.

Bizse böyle bir dizaynda hidayettin başlangıç noktasına bakıyoruz. O mürşide ulaştığımız yer değildir. Mürşide ulaştığımız yer de bir hidayettir ama hidayettin başlangıç noktası değildir. Tıpkı mü’min olmamın başlangıç noktası kalbimize îmân yazılması olmadığı gibi.

• Kim Allah'a ulaşmayı dilerse dilediği an o kişi mü’min olmuştur.
• Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişi dilediği an hidayettin sahibi olmuştur. Hidayet ehli olmuştur.
• Kim Allah'a ulaşmayı dilerse dilediği an 1. teslimin sahibidir.
• Aynı zamanda 1. takvanın sahibidir.
• Aynı zamanda taguta kul olmaktan kurtulmuş, Allah'a kul olmuştur.
• Aynı zamanda tagutun dostu olmaktan kurtulmuş, Allah'a dost olmuştur.
• Allah'a ulaşmayı dilediği noktada hüsranda değildir.

Öyleyse “Kulun dalâlette olmamasının Allah'a ulaşmayı diledikten sonra hidayetçi aracılığıyla olacağını söyleyebilir miyiz?” diyor.
 
Söyleyemeyiz Serdar. Kişinin dalâletten kurtulması, hidayet ehli olması daha evvel tahakkuk etmiştir. Allahû Tealâ söylediği şeyi kaç âyet-i kerimede ifade ediyor. Tâbiiyet takvası. Aynı zamanda tâbiiyet de bir hidayettir. Kişinin hidayet ehli olmasının 2. safhasıdır. 1. safhası değildir.

Öyleyse devamlı ilminizi yenilemelisiniz. Allahû Tealâ devamlı bir tekâmül üzerine tutuyor sizi. Her seferinde daha güzeli Kur’ân’ın başka âyet-i kerimeleriyle de uyum sağlayan bir güzelliği Allahû Tealâ sizlere sunuyor.

Benzer konular