A'râf Suresinin 9. âyet-i kerimesi:
7/A'RÂF-9: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum bimâ kânû bi âyâtinâ yazlimûn(yazlimûne).
Ve kimin (sevap) tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefslerini hüsrana düşürmüş olanlardır.
“Ve kimin (sevap) tartıları hafif gelirse işte onlar, âyetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefslerini hüsrana düşürmüş olanlardır.”
A'râf 9 ile Mu'minûn 103 aynı.
23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.
Böyle yapanlar; Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, Allah'ın âyetlerine zulmedenler. Neden? Allah'ın âyetlerini inkâr ettikleri için, Allah'ın âyetlerini yalanladıkları için, Allah'ın âyetlerini bilerek gizledikleri için.
Onlar, Allah'ın âyetlerine zulmetmiş oluyorlar. Ve onlar sevap tartıları hafif gelenler.
A'râf 178’e göre hüsranda olduklarına göre dalâlette olanlar.
7/A'RÂF-178: Men yehdillâhu fe huvel muhtedî ve men yudlil fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Allah kimi hidayete erdirirse (kendisine ulaştırırsa), artık o hidayete ermiştir. Ve kim dalâlette bırakılırsa, işte onlar, onlar artık hüsrana uğrayanlardır (nefslerini hüsrana düşürenlerdir).
“Dalâlette olanlar hüsrandadırlar." diyor A'râf 178.
Dalâlette olanlara bakıyoruz: Gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri idraksiz. Onların kaybettikleri dereceler kazandıklarından fazla.