Kehf 10, Nisâ 75, Tâhâ 123, Bakara 38 âyet-i kerimeleri ışığında mürşidlerin vasıflarını, bu vasıfların farkında olan kişilerin ve toplumların bu vasfa sahip kişiler aracılığıyla kazanacaklarını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Kehf 10, Nisâ 75, Tâhâ 123, Bakara 38 âyet-i kerimeleri ışığında mürşidlerin vasıflarını, bu vasıfların farkında olan kişilerin ve toplumların bu vasfa sahip kişiler aracılığıyla kazanacaklarını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kehf 10, Nisâ 75, Tâhâ 123, Bakara 38 âyet-i kerimeleri ışığında mürşidlerin vasıflarını, bu vasıfların farkında olan kişilerin ve toplumların bu vasfa sahip kişiler aracılığıyla kazanacaklarını açıklar mısınız?

Burada “kazanacakları” sözüyle Haydar, kazanacağı şeyleri mi demek istiyor? Öyle bir manâ çıkartıyoruz. Cevaplar ona göre geliyor.

Kehf 10:

18/KEHF-10: İz evâl fityetu ilâl kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ(raşeden).
Gençler mağaraya sığındıkları zaman şöyle dediler: “Rabbimiz, bize Senin katından bir rahmet ver. Ve bize emrimizden (bizim içimizden, senin emirlerinden bize ait olan rahmet ve salâvâtı ulaştıracak kişiyi) mürşidi tayin et.”


“Reşid” kelimesi, “reşeda” kelimesi, “mürşid” kelimesi hepsi aynı kökten geliyor sevgili kardeşlerim. Burada Allahû Tealâ mürşidten bahsediyor. Böyle bir mürşidle insanlar kazanır. Bu mürşidlerin vasıflarının âyetlerin dizaynı içinde dizayn edilmesini istiyor mürşidlerin kazandıracakları şey. Mürşide tâbî olduğunuz anda devrin imamının ruhu başınızın üzerine gelir. Mürşide tâbî olduğunuz anda kalbinize îmân yazılır. Sadece bu ikisi bile nefs tezkiyesinin burada başlaması için yeterli şartın oluşturulacağını söyler. Yetmez Allahû Tealâ o kişinin bütün günahlarını sevaba çevirir. Ona o güne kadar 1’e 10 verirken bugünden itibaren 1’e 100 vermeye başlar, 1’e 700’e kadar da yükseltir. Kişi ancak bu noktadan sonra nefs tezkiyesine başlayabilir.
 
Öyleyse mürşid sebebiyle kazanılacak olan şeyler bu kadar değildir. Kişi ilerledikçe fizik vücudun tesliminde de mürşid ona faydalı olacaktır. Daimi zikre ulaştığı zaman da mürşid ona faydalı olacaktır. Ve kişi fizik vücudunu da nefsini de Allah’a teslim edecektir.
 
Nisâ 75:
 
4/NİSÂ-75: Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran).
Ve size ne oluyor ki Allah’ın yolunda ve "Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu kasabadan bizi çıkar ve katından bir velî ve katından bize bir yardımcı kıl (gönder)." diyen zayıf ve aciz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?


ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi: Ve size ne oluyor ki Allah’ın yolunda savaşmıyorsunuz?
 
"vel mustad’afîne miner ricâliven nisâi vel vildânillezîne "
 
"Ricalden (erkeklerden) zayıf olanlar, gücü olmayanlar ve kadınlar ve küçük çocuklar için Allah’ın yolunda niçin savaşmıyorsunuz?
 
Derler ki, o zayıf kadınlar, zayıf adamlar, çocuklar;
 
yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ: Halkı zalim olan bu karyeden bizi ihraç et, çıkar.
vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen): Ve bize katından (indinden) bir velî, evliya kıl.
vec’al lenâ min ledunke nasîrâ (nasîran): Ve Senin katından bize bir (nasîr) yardımcı kıl.
 
Burada bu iki faktör de “Katından bize bir evliya kıl, katından bize bir yardımcı kıl.” ifadesinin her ikisi de mürşidi ifade ediyor. Allah’ın katından tayin edilir. Allah’ın katından tayin edilen bu mürşid, hem yardımcıdır o kişinin ruhunu Allah’a ulaştırmasında ve ondan sonraki devrelerde. Geniş açılı bir spektrumdan o kişiye sayısız yardımları dokunur. Hem de evliyadır, Allah’ın dostudur, kendisine tâbî olanların da dostudur.
 
Tâha 123'e geliyoruz:
 
20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”


"Oradan hepiniz birbirinize düşman olarak inin. Size Benden hidayet geldiği zaman, O zaman kim hidayetçiye tâbî olursa (o hidayeti getirene, hidayetçiye tâbî olursa) o, dalâlette kalmaz ve şâkîlerden olmaz.
 
Burada şâkî olmaz, mürşidin tâbîiyetinin sonucunu veriyor Allahû Tealâ. "O dalâletten kurtulur ve şâkî olmaz, cehenneme gitmez." diyor Allahû Tealâ.
 
Bakara 38:
 
2/BAKARA-38: Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.”


kulnâhbitû minhâ cemîa (cemîan): Hadi ikinizde oradan aşağıya inin.
fe immâ ye’tiyennekum minnî huden: Benden size hidayet geldiği zaman.
femen tebia hudâye: Kim hidayetçime tâbî olursa.
fe lâ havfun aleyhim: Onlara korku yoktur.
ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): Ve onlar mahzun olmazlar.
 
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık ”
Her iki âyette de aynı şey anlatılıyor ama sonuç değişik. Burada Bakara Suresinin 38. âyet-i kerimesinde “Onlara korku yoktur onlar mahzun olmazlar.” diyor.

Tâhâ Suresinin 123. âyet-i kerimesinde ise, “Onlar dalâlette kalmaz, şâkî olmazlar.” diyor.

Benzer konular