Zumer Suresinin 36. âyet-i kerimesi ile Zumer Suresinin 23. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Allah kuluna kâfi değil mi? Ve seni, O’ndan (Allah’tan) başkaları ile (başka ilâhlarla, putlarla) korkutuyorlar. Allah kimi dalâlette bırakırsa, o zaman onun için bir hidayetçi (mehdi) yoktur.

Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (salâvât-rahmet ve salâvât-fazl), Kitab’a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.


"allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen: Allah, ihdas ettiği (nurların)
muteşâbihen mesâniye: Ahsen olanlarını ikişer ikişer indirir.” diyor.
    
1.’si rahmettir ve fazldır.
2’si rahmetle salâvâttır ve Allah'ın katından iner.

Nasılmış? “Kitab’a müteşabih olarak.” Nasıl kitap bir zarfsa, içindeki sureler, âyetler, kelimeler mazrufsa; zarfın içindekiyse… Rahmet nurları zarftır, fazıl nurları mazruftur, salâvât nurları gene mazruftur. Demek ki kargo uçağı rahmet nurlarıdır.

 

takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi): Bu nurlardan insanların derileri ürperir ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar.

 

Allah'ın zikrinden sonra onların derileri ve kalpleri ürperir. Rab’lerine karşı huşû sahibi olurlar. Sonra Allah'ın zikriyle kişinin derilerini, kalbini yumuşatır ve titretir. Aydınlatır, tezkiye eder.

zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu: İşte bu, Allah'ın hidayetidir, dilediği kişiyi bununla hidayete erdirir.

Neyle? Allah'ın nurlarıyla hidayete erdirir.

ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin): Allah kimi dalâlette bırakırsa onlar için bir hidayetçi yoktur.”    

Burada da hidayetçiye ulaşan kişinin, hidayetçiye ulaştığı andaki hidayeti ifade ediliyor. Bu da hidayettir. 2. hidayettir. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi, âmenûlar hidayetinin sahibidir. Mürşide ulaşan kişi, tâbiiyet hidayetinin sahibidir. Allahû Tealâ’nın kulunu eğitmesi bu hidayettin başlangıcında başlar. Mürşide ulaşıldığı zaman 2. hidayet söz konusudur. Allahû Tealâ irşad makamına ulaşmayı zaten üzerimize bildiğiniz gibi farz kılmış. Allah'a ulaşmayı dileyen herkesi Allah mutlaka hidayetçisine ulaştırır. Onun için “Allah kuluna yetmez mi?” diyor. Çünkü kişi Allahû Tealâ’nın yardımı olmaksızın hidayeti isteyecektir. Allah herkesin hidayete ermeyi istemesini, ruhunu Allah ulaştırmayı dilemesini ister ama bu konuda Allah kuluna yardım etmez. Allah'a ulaşmayı dilek tamamen cüz’i iradenin mahsulüdür. Kimse Allah'ın zoruyla Allah'a ulaşmayı dilemez. Allahû Tealâ böyle bir şey yapsaydı, bir kısım kullarına haksızlık etmiş olacaktı çünkü Allah'a ulaşmayı dilemek cennetin mutlaka sahibi olmak demektir. Allahû Tealâ bunu kullarından bekliyor. Allah'a ulaşmayı dilemek kulların işi, hidayete ermek üzere ilk hidayetin sahibi olmak, hidayet üzere olmak Allah'ın kişiye verdiği mükâfattır.

Hidayet üzere olmak başka şey, hidayette olmak başka şey, hidayete ermek başka şeydir sevgili kardeşlerim. Kimdir hidayette? Allah'a ulaşmayı dileyen kişi hidayettedir, hidayet üzeredir. Kimdir hidayete ermiş?

1- Mürşidine ulaştıktan sonra ruhu vücudundan ayrılmış ve ruhu Allah'a ulaşmış olan kişi 1. hidayete ermiştir.
2- Fizik vücudunu Allah'a teslim eden kişi 2. defa hidayete ermiştir.
3- Nefsini Allah teslim eden kişi 3. defa hidayete ermiştir.
4- İradesini Allah'a teslim eden kişi 4. defa hidayete ermiştir.
Hidayete ermek 4 ayrı hüviyette olur. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi şeklindedir.

Öyleyse bu muhtevaya dikkatle bakın. Hidayete ermek söz konusudur. Ama hidayettin safhaları 7 safhadır. Her birinde kişi hidayettedir, hidayet üzeredir. Hidayettedir. 7 safhanın 7’sinde de kişi hidayettedir. Ama hidayetlere ermek ayrı bir hüviyet taşır sevgili kardeşlerim. Hidayete ermek bir başka olaydır.