Kanal 7’de Pazar sohbetindeki hoca, sizi kastederek ima etti. Açıklamalarınızı bekliyoruz.

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Kanal 7’de Pazar sohbetindeki hoca, sizi kastederek ima etti. Açıklamalarınızı bekliyoruz.
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kanal 7’de Pazar sohbetindeki hoca, sizi kastederek ima etti. Açıklamalarınızı bekliyoruz.

Onlar hep bir şeyler söylerler. Ama kendilerine “İspat et.” dediğimiz zaman, hiçbir şeyi ispat edemezler. Bunlar bir zavallılığın işareti değil mi sevgili kardeşlerim? Kanal 7’ye telefon ettik. Kanal 7’ye müracaat ettik. Dedik ki: “Biz, sizin orada konferans vermek istiyoruz. Bu, kimse bu zatlar, çıksınlar karşımıza, onlarla kozumuzu paylaşalım.     Korkuyorlar sevgili kardeşlerim! Anlamıyor musunuz? Korkuyorlar. Bizimle karşılaşmaktan korkuyorlar. Bunu anlayabiliyor musunuz? O kadar dîn adamı aralarında var ve de bu adamlar… Bunu söyleyen zatı hatırlayacaksınız. İlk defa televizyona çıktığımız zaman bu zat doçentti ve de bize sualler sordu. Biz de ona cevapları verdik. En sonunda dedik ki: “Yahu! Biz de sana bir sual soralım müsaade edersen: Hidayet nedir?” dedik. O da dedi: “Doğru yoldur.” Biz de dedik ki: “Hayır kardeşim! Doğru yol değildir hidayet. Hidayet, insan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasıdır.” İşte Allahû Tealâ’nın âyetleri açık ve kesin:

“innel hudâ hudallâh” Âli İmrân 73:
 
3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).


inne:
muhakkak ki
el hudâ: hidayet
hudallâh: Allah’a ulaşmaktır.

Bakara 120:
 
2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (Allah’ın Kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.”. Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah’tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.

“inne hudâllâhi huvel hudâ”

inne: Muhakkak ki
hudâllâhi: Allah’a ulaşmak.
huve: İşte o
el hudâ: Hidayettir.

Bize bin dereden su getirdi, bu ağzı kalabalık kardeşimiz. Ama bilirkişi vardı orada. Allah’tan ki Allah’ın çok sağlam bir erine bu görev verilmiş; Ali Bulaç. Kur’ân mealleri arasında hakikate en yakın olanını verebilen bir âlimdir. Ve o girdi telefona, bizimki heyecanla ve de şevkle ‘Nasıl olsa bu bizden.’ diye atıldı ileri. Onun tarafsız olduğunun farkında değil. “Benim söylediğim doğru, değil mi?” dedi, “Hidayet, doğru yoldur. Ali Bulaç da dedi ki: “Hayır. Senin söylediğin değil, onun söylediği doğru.” dedi. Bu sevgili kardeşimizin baştan söylediği sözü de size ilâve edelim. Aynı o televizyon, bir nevi bizi hesaba çekmekti olay. Hesaba çekilişinde: “Ben üniversitede bir doçentim. Sizinle birlikte olmak, benim için bir züldür.” dedi.  “Hay Allah razı olsun.” dedik biz de. Ne söylediğimizi tam hatırlamıyoruz ama “Bizim için sizinle beraber olmak bir zül değildir, bir lütuftur.” dedik veya buna benzer bir ifade kullandık ama onun söylediği tarzda asla değil.

İşte o kuyruk acısının… Aslında acıyı veren de biz değiliz. Sadece Kur’ân’ın âyetlerini söyledik. Onları da hamdolsun ki biz öğretmedik, biz öğrenmedik. Onları bize Allah öğretti. Evet, bu söylediğiniz kişi gerçekten bizi kastetmişti ama söylediği sözler hep yanlışlar. Ne yapalım sevgili kardeşlerimiz! Meyve veren ağaç taşlanır. Biz, hani şu dağlarda açan ahlât ağaçları var ya; yabani armut derler, biz onlardan biriyiz. Ve çok taşlanırız. Bu da bizi hiç üzmez. Onlara kardeşlerimiz de cevaplar verirler. Kardeşlerimizin verdiği cevaba da onlar cevap verememişlerdir bugüne kadar.

Benzer konular