Her yerde ayrı dilleri kullanan resûller vardır diyorsunuz, bunu açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Her yerde ayrı dilleri kullanan resûller vardır diyorsunuz, bunu açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Her yerde ayrı dilleri kullanan resûller vardır diyorsunuz, bunu açıklar mısınız?

Evet, şu anda dünya üzerinde ne kadar kavim varsa, hangi kavimde hangi dil konuşuluyorsa, o kavmin diliyle konuşan bir resûl şu anda onların arasındadır. İbrâhîm Suresinin 4. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ bu hususu açıklıyor, diyor ki:
 
14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir.

“Hiçbir kavim yoktur ki Biz onlara, onların dilleriyle konuşan, onların aralarından birini resûl olarak göndermeyelim.”

Şu anda da ne kadar kavim varsa, hangi dili konuşuyorlarsa Allahû Tealâ onlara, onların dilleriyle hitap edecek olan bir resûlü mutlaka gönderiyor. Her kavimde şu anda resûl bulunduğuna bir başka delil, Mu’minûn Suresinin 44. âyet-i kerimesidir. Allahû Tealâ Mu’minûn-44’de buyuruyor ki:
 
23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.


MADDE-1: Biz resûllerimizi bütün kavimlere göndeririz.
MADDE-2: Ardarda göndeririz.

Yani “Resûllerimizin arasında fetret devirleri (resûlsüz bir devir) olmaz!” diyor. “Her kavme göndeririz, bütün kavimlere göndeririz ve de ardarda göndeririz.” diyor. “Hangi kavme resûl gönderdiysek bütün kavimler resûllerini inkâr ettiler.” diyor Allahû Tealâ. Tekrar edelim âyet-i kerimenin numarasını; Mu’minûn Suresinin 44. âyet-i kerimesi. Yeter mi? Hayır, yetmez. Allahû Tealâ Bakara Suresinin 87. âyet-i kerimesinde de aynı şeyi söylüyor. Diyor ki:
 
2/BAKARA-87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki, Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.


“Biz bütün kavimlere resûl göndeririz ve ardarda göndeririz.” diyor.

Öyleyse şu anda da kıyâmete kadar böyle devam edecektir. Bütün resûllerde o kavmin lisanı ile konuşan birisi görev yapıyor. Yeter mi? Hayır, yetmez. Daha devam edelim. Allahû Tealâ diyor ki:
 
17/İSRÂ-15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihî, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen).
Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.


28/KASAS-59: Ve mâ kâne rabbuke muhlikel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ muhlikîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne).
Ve senin Rabbin, ülkelere, onların ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyan bir resûl göndermedikçe helâk edici olmadı. Ve Biz, onun halkı zalim olmadıkça (zulmetmedikçe) ülkeleri helâk edici olmadık.

“Biz hiçbir kavme resûl göndermedikçe azap etmeyiz.”

Oysaki her kavmin insanlarından mutlaka cehenneme gidecek olanlar mevcut. Öyleyse Allahû Tealâ’nın resûl göndermediği bir kavmin bulunması mümkün değil. Gene yetmez, Allahû Tealâ Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesinde diyor ki:
 
16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

“Biz bütün kavimlere resûl göndeririz. O dalâlette olan insanları hidayete erdirsinler diye. Bir kısmı bu sebeple hidayete erdiler, bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu.” diyor.

Sanıyoruz, bu kadar delil yeterlidir.
 
Allah razı olsun.

Ama Kur’ân-ı Kerim’de “Allah tarafından kitap indirilenler nebî, suhuf indirilenler resûldür.” diye bir ayraç mevcut değil. Teşhisiniz birincisinde son derece doğru. Tam olarak yerine oturuyor. Kendilerine şeriat kitapları verilmiştir bütün nebîlerin. Son üç nebî:

• Hz. Musa. Tevrat indirilmiştir.
• Hz. İsa. İncil indirilmiştir.
• Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz. Kur’ân-ı Kerim indirilmiştir ve bunlar nebîdirler.

Ama resûllere sahife verilir. “Sahife verilmekle resûl olunur.” tarzında bir ifade doğru bir ifade değil. Resûller, kendilerine şeriat kitabı verilmeyenlerdir. Ama onlara kardeşimizin ‘suhuf’ dediği sohbet kitapları verilebilir. Emredici bir hükmü ihtiva etmez.

Benzer konular