Vâkıa 38 ve 39'da belirtilen ümmetler konusunu açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Nefs Tezkiyesi » Vâkıa 38 ve 39'da belirtilen ümmetler konusunu açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Vâkıa 38 ve 39'da belirtilen ümmetler konusunu açıklar mısınız?

Vâkıa 38:

56/VÂKIA-38: Li ashâbil yemîn(yemîni).
Ashabı yemin [yemin sahipleri, amel defterleri (hayat filmleri) önünden ve sağından verilenler] için.

56/VÂKIA-39: Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
(Onlar) evvelkilerden bir ümmettir.

56/VÂKIA-40: Ve sulletun minel âhırîn(âhırîne).
Ve de sonrakilerden bir ümmettir.


Ashab-ı yemin (yemin sahipleri) yani nefslerini tezkiye edenlerdir. Onlar için cennette neler olacağından bahsediyor daha evvelki âyetlerde Allahû Tealâ.

"Ve ümmetler konusunu açıklar mısınız?" diyor Sait.

Geçmiş ümmetlerden ve sonraki ümmetlerden bahsediyor Allahû Tealâ. Arkasından da Vâkıa 41'de ashab-ı şimalden bahsediyor Allahû Tealâ. Kitapları soldan verilenler, cehenneme gidecek olanlar.

56/VÂKIA-41: Ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli).
Ve ashabuş şimal [şeamet (kötülük), meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler, cehennemlikler], (ama) ne ashabuş şimal!


Ashab-ı yemin, cennete gidecek olanlar. Burada sadece geçmiş ümmetlerden ifadesi kullanılmış. 40'ı almadığı için yarım kalıyor konu.

Allahû Tealâ Vâkıa Suresi’nin 40. âyet-i kerimesinde de;

56/VÂKIA-40: Ve sulletun minel âhırîn(âhırîne).
Ve de sonrakilerden bir ümmettir.


"Ve sonrakilerden de olacaktır ashab-ı yemin." diyor.

Yemin sahiplerinin kim olduğunu biliyorsunuz. Allahû Tealâ açıklama yapıyor Muddessir 38, 39, 40'ta:

74/MUDDESSİR-38: Kullu nefsin bimâ kesebet rehînetun.
Bütün nefsler, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) rehinedirler (bağlıdırlar).

74/MUDDESSİR-39: İllâ ashâbel yemîn(yemîni).
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.

74/MUDDESSİR-40: Fî cennâtin, yetesâelûn(yetesâelûne).
Onlar cennetlerdedir. (Diğerlerine) sorarlar.


Bütün nefsler fizik vücutlarının içinde rehinedirler. Ama yemin sahipleri hariç. Onlar yeminlerini yerine getirdikleri zaman (nefsler tezkiye ve tasfiye olunca) artık fizik vücut içinde esir olmuyor. Nefs tayyi mekan yoluyla fizik vücudun dışına çıkıyor. Ve kişi aynı zamanda nefs tezkiyesi olunca değil, daha başlayınca nefs tezkiyesine cennetin sahibi oluyor kişi.

Netice şuraya ulaşıyor; bunların bir kısmı geçmiş ümmetlerdendir. Arkasından gelen âyetle bir kısmı da gelecek, sonrakilerdendir ifadesiyle, geçmiş ümmetleri ve sonrakileri Allahû Tealâ kastediyor. Cennete girecek olan bütün devirlerdeki insanlar, Kur’ân’a göre geçmiş ve gelecek olabilir. Herkesin bulunduğu çağa göre geçmiş ve gelecek olabilir.


Benzer konular