Kaf 45 ve İsrâ 45'in, Muddessir Suresinin 54, 55, 56. âyetleriyle bir ilişkisi var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Takva » Kaf 45 ve İsrâ 45'in, Muddessir Suresinin 54, 55, 56. âyetleriyle bir ilişkisi var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kaf 45 ve İsrâ 45'in, Muddessir Suresinin 54, 55, 56. âyetleriyle bir ilişkisi var mıdır?

50/KAF-45: Nahnu a’lemu bi mâ yekûlûne ve mâ ente aleyhim bi cebbârin fe zekkir bil kur’âni men yehâfu vaîdi.
Onların ne söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları Kur’ân ile ikaz et.


17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhirati hicâben mestûrâ(mestûran).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).

74/MUDDESSİR-54: Kellâ innehu tezkiratun.
Hayır, muhakkak ki O, bir Zikir’dir (Öğüt’tür).


Kaf 45’de de Allahû Tealâ Kur'ân ile öğüt vereceğini söylüyor.

74/MUDDESSİR-55: Fe men şâe zekerehu.
Artık kim dilerse, O’nu zikreder.


zekerehu: Ondan öğüt alır.

74/MUDDESSİR-56: Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâhu, huve ehlut takvâ ve ehlul magfirati.
Allah’ın dilediğinden başkası O’nu zikredemez. O (O’nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).


ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu): Sadece Allah'ın dilediği kimse öğüt alır.
huve ehlut takvâ: Ve o takva ehlidir.
huve ehlut takvâ ve ehlul magfireh(magfireti): Ve mağfireh ehlidir, mağfiret ehlidir.

Burada Allahû Tealâ ilginç vir açıklamada bulunuyor. Bu âyetin Kaf 45’le, İsra 45’le alâkası vardır. Birinde Kur'ân’ın kıraat edilmesi, ötekinde Kur'ân’la öğüt verilmesi vardır. İkisi de aynı muhteva içerisindeler. Burada da “Kur'ân bir öğüttür.” diyor Allahû Tealâ. Ve bir adım daha atıyor. “Sadece Allah'ın dilediği kimse öğüt alır.” diyor. Ve iki kademe öteye geçiyor. “Onlar takva ehlidir ve mağfireh ehlidir yani günahları sevaba çevrilenlerdir.” diyor.

O zaman öğüt alma işlemi; daha Allah'a ulaşmayı dilemeden öğüt verilmiş kendisine, o öğütle Allah'a ulaşmayı dilemiş sonra Allah'tan hacet namazıyla mürşidini sormuş, ona da ulaşmış. Ulaştığı anda da günahları sevaba çevrilmiş. Burada öğütün iki kat alındığı gösteriliyor. Zaten daha Allah'a ulaşmayı dilediği anda gözlerdeki hicab-ı mesture, kulaklardaki vakra kalplerdeki ekinnet mutlaka alınacaktır. Ve daha sonra ise bu yapıldığı zaman onların günahları örtülecektir. Daha sonra ise mürşide tâbiiyette günahlar sevaba çevrilecektir. Yani onlara mağfiret edilecektir.

Öyleyse burada ki sual neydi? Âyetlerle ilişkisi var mıdır? Görülüyor ki, iki grup âyette aynı hedefe yöneliktir ve birbirleri arasında ilişki olduğu kesindir.


Benzer konular