Emaniyyeyi kendilerine sermaye edinen dîn öğreticileri “Bu dünya hayatında Allah’ın Zat’ını kimse göremez.” derler. Allah’ın Zat’ına şahit olanlar dünya hayatında gönül gözü veya ruhun baş gözleriyle Allah’ın Zat’ını görenlerdir, diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Emaniye » Emaniyyeyi kendilerine sermaye edinen dîn öğreticileri “Bu dünya hayatında Allah’ın Zat’ını kimse göremez.” derler. Allah’ın Zat’ına şahit olanlar dünya hayatında gönül gözü veya ruhun baş gözleriyle Allah’ın Zat’ını görenlerdir, diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Emaniyyeyi kendilerine sermaye edinen dîn öğreticileri “Bu dünya hayatında Allah’ın Zat’ını kimse göremez.” derler. Allah’ın Zat’ına şahit olanlar dünya hayatında gönül gözü veya ruhun baş gözleriyle Allah’ın Zat’ını görenlerdir, diyebilir miyiz?

Tam aksine Allahû Tealâ onları tekzip edercesine Necm Suresinin 11. âyet-i kerimesinde: “Kalbindeki fuad (gönül gözü görmesi) gördüğü (ruhun gözlerinin gördüğü) şeyi tekzip etmedi.” buyuruyor.

53/NECM-11: Mâ kezebel fuâdu mâ raâ.
Kalbindeki fuad (gönül gözü görmesi), gördüğü (ruhun gözlerinin gördüğü) şeyi tekzip etmedi.


Peygamber Efendimiz (S.A.V) miraca çıkmadan önce kalp gözüyle defalarca, nefsinin kalp gözüyle defalarca Allahû Tealâ’nın Zat’ını görmüştür. Ve Allah’ın huzuruna yükseldiği zaman ruhu vücuduna örtü olmuştu ve ruhunun baş gözleriyle Allahû Tealâ’yı gördü. Ve Allahû Tealâ diyor ki: “Kalbi yani nefsinin kalbindeki kalp gözü, gözlerinin gördüğünü (baş gözünün, ruhunun baş gözünün gördüğünü) tekzip etmedi; yalanlamadı, aynı şeyi gördü.” diyor.

14 asır evvel Kur’ân’daki İslâm’ı sahâbeye öğreten Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, sahâbeye seslenerek: “Siz Rabbinizi bu ayı gördüğünüz gibi göreceksiniz.” buyuruyor. Hepsi de Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olan bütün sahâbe, evet tıpkı ayı gördükleri gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in gördüklerini, yani Allah’ın Zat’ını hepsi gördü. Ve irşad makamına tayin oldular Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesi bunu ifade eder.

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ihsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.


Bir başka hadîs-i şerifinde Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Ben nasıl müjdeliyorsam siz de öyle müjdeleyiniz. Müjdeleyiniz ki Allah’ın Zat’ına şahit olanlar cennette beraber olacaklardır.”

“Müjdeleyiniz” dediğine göre hayatta olanlara sesleniyor. Onlar sahâbe, sahâbenin bir kısmı görmüş, bir kısmı görmemişken bu hadîs tahakkuk ediyor. Daha sonra sahâbenin irşad makamına tayin edildiklerini görüyoruz. Tevbe-100, tâbiini; sahâbenin hayırlarda yarışanlar haline sabikûn-el evvelîn haline getirdiğini görüyoruz. Yetmez! Onlar da irşad makamına yükselmişler. Sahâbe irşad makamındaydı, tâbiin de irşad makamına yükselmişler, onlar da tebe-i tâbiini irşad etmişler. Ve hepsi Allah’ın Zat’ına şahit olmuşlar.

Şimdi sualde diyor ki:  “Allah’ın Zat’ına şahit olanlar dünya hayatında gönül gözü veya ruhun baş gözleriyle Allah’ın Zat’ını görenlerdir, diyebilir miyiz?”

Allah’ın Zat’ına şahit olanlar! Evet, bütün sahâbe ve şimdi yaşayan Allah’ın Zat’ını görenler gibi nefslerinin kalp gözüyle Allahû Tealâ’yı görmüşlerdir veya Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in görmesi ruhunun vücuduna örtü olmasıyla Allah’ın Zat’ını görmektir. Öyleyse hem öyle görenler vardır, Peygamber Efendimiz (S.A.V) ruhunun baş gözleriyle Allahû Tealâ’yı görmüştür hem de diğer türlü görenler vardır. O’nun dışındaki herkes, iki peygamber hariç birisi Hz. İsa, birisi Hz. İdris, onlar kalplerinin gözünün dışında gözlerle görmüşlerdir Allahû Tealâ’yı ve halâ oradadırlar, Allah’ın katındadırlar. Ama Peygamber Efendimiz (S.A.V) Allah’ı gördükten sonra yeryüzüne tekrar geri dönendir.

Benzer konular