En’âm 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Davete icabet edenlerin Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » En’âm 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Davete icabet edenlerin Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm 36. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Davete icabet edenlerin Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Serdar Demirci diyor ki: “En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ:

6/EN'ÂM-36: İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan sem’î isimli işitme hassasını, ölü olan fuad isimli idrak hassasını, ölü olan basar isimli görme hassasını) diriltir. Sonra O'na döndürülürler. (Hayatta iken ruhu mürşid eliyle Allah’a döndürülür.)


innemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne): Davete ancak işitenler icabet eder.
vel mevtâ yeb'asuhumullâhu: Allah ölüleri diriltir sonra Allah ölüleri beas eder, hayata getirir.
summe ileyhi yurceûn(yurceûne): sonra O’na döndürülürler.

Allahû Tealâ En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesinde böyle söylüyor.

“İnşaallah bu âyet-i kerimeyi açıklar mısınız? Davete icabet edenlerin Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?”

Allahû Tealâ burada "Davete işitenler icabet eder." diyor. Kişinin işitmesi için kulaklarındaki vakranın alınması ve işitme hassasının mührünün alınması lâzım. Bu nokta Allah’a ulaşmayı diledikten sonraki bir noktadır ama davet Allah’a davettir. Davete icabetin gerçek başlangıç noktası Allah’a ulaşmayı dilemektir. Tekrar edelim, Allah’a ulaşmayı dileyen kişi:

1. Allah’a inanıyor.
2. Ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasına inanıyor.
3. Bunun üzerine farz olduğuna inanıyor.
4. Bu farzı yerine getirip de Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah’ın verdiği söz üzere mutlaka kendi ruhunu Allah’a ulaştıracağından emin. Kesin olarak ona da inanıyor.

Bu, 4 tane inancın sahibi olan kişi âmenû olan kişidir. Allah’a ulaşmayı diler. Dilediği zaman bu davete icabetin başlangıcıdır. Davet, aslında Allah’ın Zat’ına davettir. Allah, âmenû olmaya da davet ediyor, Allah’a ulaşmayı dilemeye de davet ediyor, Allah insanların ruhunu Kendisine ulaştırmasına da davet ediyor. Allah fizik vücudu Allah’a teslim etmeye de nefsi Allah’a teslim etmeye de irşada ulaşmaya da davet ediyor. Ve davet ettikten sonra da insanlar bir teslim daha gerçekleştiriyorlar; iradelerini de Allah’a teslim ediyorlar.

Öyleyse Bakara-186’ya baktığımız zaman:

 

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).


ucîbu da'veted dâi izâ deâni, fel yestecîbûlî vel yu'minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne):
Bize dua edenin davetine icabet ederiz ama onlar da Bizim davetimize icabet edip âmenû oldukları takdirde icabet ederiz ve böylece irşada ulaşsınlar diye icabet ederiz.” diyor Allahû Tealâ.

İrşada ulaşmaya kadar bir daveti var Allahû Tealâ’nın ama Yûnus Suresinin 25. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ:

“ilâ dâris selâm(selâmi): Allah selâm yurduna, teslim yurduna davet eder, bu Allah’ın Zat’ıdır.”

10/YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.


“Davete icabet edenlerin Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?”

Evet, Allah’a ulaşmayı dileyenler ancak diledikten sonra davete icabet edebilirler. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi, Allahû Tealâ tarafından görür, işitir ve idrak eder hale getirilir ve o zaman davete icabet söz konusudur. Ruhunu Allah’a ulaştırmak üzere kişi irşad makamını Allahû Tealâ’dan ister. Tâbiiyet, ondan sonda da ruhun Allah’a ulaşması, 1. davetin gerçekleştirilmesi.

Aslında her biri bir davettir. Allah’a ulaşmayı dilemek de Allahû Tealâ tarafından davettir, çünkü Allahû Tealâ “âmenû olun!” emrini birçok âyet-i kerimede vermiş. “Âmenû olun ve takva sahibi olun.” diyor.

“munîbîne ileyhi vettekûhu: Allah’a ulaşmayı dile ve takva sahibi ol.” bu da bir davettir.

Takva sahibi olmak da davettir ama davetin çeşitli kademeleri söz konusu. Davete icabet edenler, Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir. Yani Allah’a ulaşmayı dileyen kişi ruhunu Allah’a ulaştırmak üzere davete icabet etmiştir, ilk adımı atmıştır.

Benzer konular