Hacc Suresinin 67. âyet-i kerimesiyle Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi arasında bir illiyet rabıtası var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Hacc Suresinin 67. âyet-i kerimesiyle Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi arasında bir illiyet rabıtası var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hacc Suresinin 67. âyet-i kerimesiyle Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi arasında bir illiyet rabıtası var mıdır?

Hacc Suresinin 67. âyet-i kerimesi:
 
22/HACC-67: Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbike, inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).
Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah’a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.


“Li kulli ummetin cealnâ menseken: Bütün ümmetler için Biz bir tek şeriat kıldık.
hum nâsikûhu: Onlar onunla, o şeriatla amel ederler.
fe lâ yunâziunneke fîl emri: Ve emirde nizaya düşmeyin, seninle nizaya düşmesinler emirde, (Gönderdiğim emirlerde, demek istiyor Allahû Tealâ, seninle nizaya düşmesinler.)
ved’u ilâ rabbik(rabbike): Sen Rabbine davet et.
inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin): Muhakkak ki sen mustakîm bir hidayet üzeresin yani Allah' a doğru istikametlenmiş bir hidayetin üzerindesin. Hidayet üzeresin.”

Hacc-67 bunu söylüyor. Gelelim Şûrâ-13’e:
 
42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

Allahû Tealâ diyor ki: “Dîni ikame edin diye, ayakta tutun, hayata geçirin diye ve fırkalara ayrılmayın diye; dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana vahyettimizi, Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de şeriat kıldık.” diyor Allahû Tealâ.

“Müşriklere kendilerini davet ettiğin şey yani Allah'a ulaşma talebi, onları şirkten kurtaracak olan şey, Allah'a ulaşma talebi ağır geldi.”

Müşrikler niçin müşrik? Allah’a ulaşmayı dilememişler, fırkalara ayrılmışlar.

“Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Allah'a ulaşmayı dileyeni Kendisine ulaştırır.”

Şimdi “Bu 2 âyet arasında bir illiyet rabıtası var mı?” diye soruyor kardeşimiz. Evet, illiyet rabıtası söz konusu.

Allahû Tealâ her ikisinde de tek bir şeriat olduğunu söylüyor. Hz. İbrâhîm’in şeriatı, Hz. Musa’nın şeriatı, Hz. İsa’nın şeriatı ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in şeriatı tek bir şeriat. Hz. Nuh’un şeriatı tek bir şeriat. Her ikisinde de tek bir şeriattan bahsediyor Allahû Tealâ ve Şûrâ-13’te açık bir şekilde müşriklerden bahsediyor. Fırkalara ayrılıp da Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için fırkalara ayrılmış ve şirkte kalmış olanlardan bahsediyor. Ve onları Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in davet ettiği şey, “Allah'a ulaşmayı dilemek onlara ağır geldi.” diyor. Davetin bu olduğu, “Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Allah'a ulaşmayı dileyeni Kendisine ulaştırır.” ifadesinden çıkartıyoruz.

Burada “Ağır geldi.” dediği hususla Hacc Suresinin 67. âyet-i kerimesindeki “Seninle emirde, emirlerinde yani Allah'a ulaşmayı dileme konusundaki emrinde nizaya girmesinler.” diyor Allahû Teâlâ. Burada da “O kendilerine davet ettiğin Allah'a ulaşma dileği onlara ağır geldi.” diyor. Yani bir ağır gelmesi, bir niza olduğunun, bir anlaşmazlık olduğunun kesin işareti ve her ikisinde de sonuç o. Birinde Sıratı Mustakîm kullanmış Allahû Tealâ, tek bir fırkanın üzerinde olduğunu belirtiyor. Hacc-67 ile “Sen mustakîm olan hidayet üzeresin yani Sıratı Mustakîm üzerinde bir hidayet üzeresin.” diyor Allahû Tealâ. Yani: “Allah' a doğru bir yolun üzerindesin, bütün insanları da o yola davet ediyorsun.” mânâsı var. Aralarında illiyet rabıtası var.

Benzer konular