Yûnus 45 ve Kehf 105'e göre; hüsrandan ve küfürden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?
Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Yûnus 45 ve Kehf 105'e göre; hüsrandan ve küfürden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?
Yûnus 45 ve Kehf 105'e göre; hüsrandan ve küfürden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?
Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi:
Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesine göre; hüsrandan kurtulmak, kesinlikle giriyor konunun içine.
ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim: Onlar ki; Allah’ın âyetlerini inkâr ederler.
ve likâihî: Ve Allah’a ulaşmayı inkâr ederler (ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı inkâr ederler).
fe habitat a’mâluhum: Ve onların amelleri boşa gitmiştir.
fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen): Ve onlar için kıyâmet günü mizan tutulmaz.
“Zumer Suresinin 17. âyet-i kerimesine göre; şeytana kul olmaktan kurtulmak -şeytana değil taguta tabiî- (şeytan da giriyor içine, dolaylı olarak şeytana kul olmaktan kurtulmak) için Allah’a ulaşmayı dilememiz farzdır.” diyebiliriz.
Şimdi bakıyoruz Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi, Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi ve Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesine göre söz konusu olan şey; Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesinde: “Onlar, Allah’ın âyetlerini (yani mülâki olmayı, Allah’a ulaşmayı) inkâr ederler.” diyor Allahû Tealâ. Tabiî Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes küfürde olduğu cihetle, küfürden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek lâzım.
Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesinde ise; Allah’a mülâki olmayanların hüsranda olduğu, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin hüsranda olduğu ifade ediliyor.
kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne): Allah’a mülâki olmayı, ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı yalanlayanlar, onlar hüsrandadırlar, onlar hidayete eremezler.
“Hüsrandan kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.” Diyebiliriz, evet.
10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesine göre; hüsrandan kurtulmak, kesinlikle giriyor konunun içine.
18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim: Onlar ki; Allah’ın âyetlerini inkâr ederler.
ve likâihî: Ve Allah’a ulaşmayı inkâr ederler (ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı inkâr ederler).
fe habitat a’mâluhum: Ve onların amelleri boşa gitmiştir.
fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen): Ve onlar için kıyâmet günü mizan tutulmaz.
“Zumer Suresinin 17. âyet-i kerimesine göre; şeytana kul olmaktan kurtulmak -şeytana değil taguta tabiî- (şeytan da giriyor içine, dolaylı olarak şeytana kul olmaktan kurtulmak) için Allah’a ulaşmayı dilememiz farzdır.” diyebiliriz.
Şimdi bakıyoruz Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi, Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi ve Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesine göre söz konusu olan şey; Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesinde: “Onlar, Allah’ın âyetlerini (yani mülâki olmayı, Allah’a ulaşmayı) inkâr ederler.” diyor Allahû Tealâ. Tabiî Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes küfürde olduğu cihetle, küfürden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek lâzım.
Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesinde ise; Allah’a mülâki olmayanların hüsranda olduğu, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin hüsranda olduğu ifade ediliyor.
kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne): Allah’a mülâki olmayı, ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı yalanlayanlar, onlar hüsrandadırlar, onlar hidayete eremezler.
“Hüsrandan kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.” Diyebiliriz, evet.
