Bakara 45 ve 46. âyetlerine ve Hadîd 16'ya göre kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak; Yûnus 7 ve 8'e göre cehennemden kurtulmak; Kehf 110'a göre nefs tezkiyesine başlamak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Nefs Tezkiyesi » Bakara 45 ve 46. âyetlerine ve Hadîd 16'ya göre kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak; Yûnus 7 ve 8'e göre cehennemden kurtulmak; Kehf 110'a göre nefs tezkiyesine başlamak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara 45 ve 46. âyetlerine ve Hadîd 16'ya göre kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak; Yûnus 7 ve 8'e göre cehennemden kurtulmak; Kehf 110'a göre nefs tezkiyesine başlamak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır diyebilir miyiz?

Bakara Suresinin 45. ve 46. âyet-i kerimeleri:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.


“Onlar, muhakkak surette (yakîn derecesinde, kesin şekilde) inanırlar ki; Allah’a mülâki olacaklardır (ruhlarını ölmeden önce Allah’a ulaştıracaklardır) ve mutlaka ölümden sonra ruhlarını Allah’a geri döndüreceklerdir.”

Bakara Suresinin 45. ve 46. âyet-i kerimelerine göre, “Kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak için, Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.” diyebiliriz.

Hadîd Suresi 16. âyet-i kerime:

57/HADÎD-16: E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Allah’ın zikri ile ve Hakk’tan inen şeyle (Allah’ın nurları ile), âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) kalplerinin huşû duyma zamanı gelmedi mi? Kendilerine daha önce kitap verilip de böylece üzerinden uzun zaman geçince, artık (zikri unuttukları için) kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasıklardır.


“Âmenû olanların kalplerinde Allah’ın zikriyle ve bu zikirle Hakk’tan inen şeyle (nurla), huşûya ulaşma (huşû sahibi olma) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen ve bu zaman zarfında Allah’ı zikretmedikleri için kalpleri kasiyet bağlayan (yani kalpleri zikirsizlikten kararan ve sertleşen, hastalanan) kimseler gibi olmasınlar (yani zikretsinler ki kalpleri kararmasın). Onların çoğu fasıklardır.” diyor Allahû Tealâ.

Kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak için, Allah’a ulaşmayı dilemek elbette farzdır.

Yûnus Suresinin 7. ve 8. âyet-i kerimeleri:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Diyor ki Allahû Tealâ: “Onlar Bize mülâki olmayı, ruhlarını ölmeden evvel Bize ulaştırmayı dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır. Onlar dünya hayatı ile mutmain olurlar. Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır. Gidecekleri yer, kazandıkları dereceler itibariyle ateştir.”

“Yûnus Suresinin 7. ve 8. âyet-i kerimelerine göre ‘Cehennemden kurtulmak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.’ diyebilir miyiz?”

Evet, diyebiliriz. Öyle çıkıyor netice...

“Kehf Suresinin 110. âyet-i kerimesine göre nefs tezkiyesine başlamak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.” diyebilir miyiz?

18/KEHF-110: Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun, fe men kâne yercû likâe rabbihî felya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden).
De ki: “Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.”


Kul innemâ ene beşerun mislukum: De ki: “Ben de sizin gibi sadece bir beşerim (bir insanım).”
yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun): Ama bana, sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyediliyor.
fe men kâne yercû likâe rabbihî: Kim Rabbine mülâki olmayı dilerse.
fel ya’mel amelen sâlihan: O zaman o kişi, salih amel işlesin (yani nefs tezkiyesi yapsın).
ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden): Ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın (hiçbir kimseyi ortak koşmasın).

Öyleyse Bakara Suresinin 45., 46. âyet-i kerimelerine göre ve Hadîd Suresinin 16. âyet-i kerimesine göre görüyoruz ki: Kalbi kasitun olmaktan kurtularak huşû sahibi olmak için; Yûnus Suresinin 7., 8. âyet-i kerimelerine göre cehennemden kurtulmak için; Kehf Suresinin 110. âyet-i kerimesine göre nefs tezkiyesine başlamak için Allah’a ulaşmayı dilemek farzdır.

Öyleyse o nefs tezkiyesine başlamanın başlangıç noktası; mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemek. Allah’a ulaşmayı dilediğiniz anda nefs tezkiyesi başlar mı? Başlamaz ama Allah’a ulaşmayı dilediğiniz anda, cehennem sizin için yok olur. Cehennemden mutlaka kurtulursunuz.

Benzer konular