Nahl 99 ve 100, İsrâ-65, Ankebût 5 ve Zumer 17’yi de devreye alarak iblisin sultanlığından berî olmayı ve Allahû Tealâ’nın kişiye vekil olmasını, Allah’a ulaşmayı dileme ve birinci kulluk olarak anlayabilir miyiz?”

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nahl 99 ve 100, İsrâ-65, Ankebût 5 ve Zumer 17’yi de devreye alarak iblisin sultanlığından berî olmayı ve Allahû Tealâ’nın kişiye vekil olmasını, Allah’a ulaşmayı dileme ve birinci kulluk olarak anlayabilir miyiz?”
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl 99 ve 100, İsrâ-65, Ankebût 5 ve Zumer 17’yi de devreye alarak iblisin sultanlığından berî olmayı ve Allahû Tealâ’nın kişiye vekil olmasını, Allah’a ulaşmayı dileme ve birinci kulluk olarak anlayabilir miyiz?”

Nahl Suresi 99 ve 100'de, şeytanın âmenû olanların üzerinde bir sultanlığı olmadığı buyuruluyor. İsrâ-65’te Allahû Tealâ: “Benim kullarımın üzerinde senin bir sultanlığın olmaz. Rabbin vekil olarak yeter.” buyuruyor. Buna göre Ankebût-5 ve Zumer-17’yi de devreye alarak iblisin sultanlığından beri olmayı ve Allahû Tealâ’nın kişiye vekil olmasını, Allah’a ulaşmayı dileme ve birinci kulluk olarak anlayabilir miyiz?”

Nahl-99:

16/NAHL-99: İnnehu leyse lehu sultânun alâllezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab’lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur.


“Muhakkak ki onun, âmenû olanlar ve Rabb’lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı yoktur.”

Allahû Tealâ, şeytandan bahsediyor. Şeytanın bir sultanlığı yoktur.

Nahl-100:

16/NAHL-100: İnnemâ sultânuhu alâllezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûn(müşrikûne).
Onun (şeytanın) sultanlığı (yaptırım gücü) sadece ona (şeytana) yönelenlerin ve onunla (şeytanla), (Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için) Allah’a şirk koşanların üzerindedir (onları etkiler).


“Onun; şeytanın sultanlığı sadece ona yönelenlerin ve onunla Allah’a şirk koşanların üzerinedir.”

Ne demek istiyor Allahû Tealâ? Sadece iki yönelme var. Bir; Allah’a yönelenler, şirkten beridirler. Neden beridirler? Çünkü onlar tek fırkadadırlar; Allah’a ulaşmayı dilemişlerdir. Fırkalara ayrıldıkları için, o tek fırkanın sahibi olmadıkları için; Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için 72 tane fırkanın içinde bulunan ve bu sebeple Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için şirkte olan insanlardan birisi olamazlar.

Nahl Suresinin 99. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ şeytana diyor ki: “Âmenû olanların üzerinde bir sultanlığın yoktur.”

Nahl-100’de de “Onun sultanlığı, şeytana yönelenlerin (ona yönelenlerin) üzerinedir.” diyor.  Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin hepsi, Allah’a yönelmeyenler; bir başka ifadeyle şeytana yönelenlerdir. Allahû Tealâ bunu açık bir şekilde Sebe Suresinin 20.âyet-i kerimesinde anlatıyor.

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.


“Şeytan, kıyâmet günü vaadini (hedefini) gerçekleştirdi. Mü’minleri oluşturan bir tek fırka hariç bütün fırkalar şeytana kul oldular.”

Hepsi, şeytanın kulluğu üzerinde; Allah’a ulaşmayı dilemeyenler yani müşrikler. Diğerleri mü’minler.

Nahl-99’dan sonra Allahû Tealâ, Nahl-100’den bahsediyor. Gelelim, İsrâ Suresinin 65.âyet-i kerimesine:

17/İSRÂ-65: İnne ibâdî leyse leke aleyhim sultânun, ve kefâ bi rabbike vekîlâ(vekîlen).
Muhakkak ki Benim kullarımın üzerinde, senin bir sultanlığın (yaptırım gücün) yoktur. Ve senin Rabbin, vekil olarak kâfidir (yeter).


“Muhakkak ki Benim kullarım üzerinde senin bir sultanlığın yoktur. Ve senin Rabbin vekil olarak kâfidir.”

Ankebût Suresinin 5. âyet-i kerimesi:

29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi le âtin, ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayı (hayattayken Allah’a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.


“Kim Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ulaşmayı) dilerse o takdirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir. O, en iyi işten ve en iyi bilendir.”

Zumer Suresinin 17. âyet-i kerimesi:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


“Onlar ki taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan kurtuldular; kul olmaktan içtinap ettiler; kaçındılar; kendilerini kurtardılar ve Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele.” diyor Allahû Tealâ.

İşte Tevbe-119, Nahl-99 ve Nahl-100’de şeytanın âmenû olanların üzerinde bir sultanlığı olmadığı buyuruluyor. İsrâ-65’te Allahû Tealâ: “Benim kullarım üzerinde senin bir sultanlığın olmaz. Rabbin vekil olarak yeter.” diyor.

“Buna göre Ankebût-5 ve Zumer-17’yi de devreye alarak iblisin sultanlığından beri olmayı ve Allahû Tealâ’nın kişiye vekil olmasını, Allah’a ulaşmayı dileme ve birinci kulluk olarak anlayabilir miyiz?”

Evet, Allah’a ulaşmayı dileyen kişi birinci kulluktadır. Allah’ı kendisine vekil etmiştir ve şirkte değildir.

Benzer konular