Enfâl-23 ile Âli İmrân-193. âyet-i kerimeleri açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Enfâl-23 ile Âli İmrân-193. âyet-i kerimeleri açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Enfâl-23 ile Âli İmrân-193. âyet-i kerimeleri açıklar mısınız?

Enfâl-23:

8/ENFÂL-23: Ve lev alimallâhu fî him hayran le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn (mu'ridûne).
Ve Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse (görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.


“Ve Allah, onların yani akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin içinde hayır olduğunu bilse elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile onlar, mutlaka dönerlerdi (Ve onlar dönenlerdir; Allah'a ulaşmaktan dönenlerdir. Onların içinde hayır olduğunu görse de onlara işittirse, onlar işitmenin ötesine geçemezler).” diyor Allahû Tealâ.

Bu insanların, 1. talebe evet demeyenler olduğunu görüyoruz. Allah'ın 2 tane emri var. 2 tane daveti var:

1- Allah'a ulaşmayı dilemeye davet.
2- Allah'a ulaşmayı dileme davetine icabet edenleri Allah Kendisine davet ediyor; Allah'a davet.

1. şartı gerçekleştirebilenler 2. davete icabet edenlerdir. Öyleyse Allahû Tealâ'nın burada söylediği şey, “Biz onlara işittirmiş olsaydık bile onlar, 2. daveti yerine getiremezlerdi; getirme şartlarının sahibi değildi.”

Çünkü kişi;

1- Allah'a inanacak.
2- Allah'a insan ruhunun ölmeden evvel ulaşacağına inanacak.
3- Bunun üzerine farz olduğuna inanacak.

Eğer bunu mutlaka yerine getireceğine inanacaksa bu 2. devrede gerçekleşir. 1. devrede Allah bu 3 tane faktör sebebiyle kişinin gören, işiten, bilen olmasını temin eder. Ondan sonra kişi Allah'a mutlaka kendisinin de ulaşacağına inanan, ruhunu mutlaka Allah'a ulaştıracağına inanan bir huşû sahibi olur. Bu noktada konunun geri kalan kesimlerinin geçerliliği söz konusudur. O zaman böyle olan insanlar; Allah'a ulaşmayı dilemeyenler, Allah onlara işittirse bile gereğini gerçekleştiremezler.

Âli İmrân-193:

3/ÂLİ İMRÂN-193: Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri).
Rabbimiz! Muhakkak ki biz, “Rabbiniz’e âmenû olun” diye îmâna davet eden davetçiyi işittik, böylece îmân ettik (davetçiye tâbî olarak âmenû olduk) Rabbimiz artık bizim günahlarımızı mağfiret et, seyyiatlarımızı ört ve bizi ebrar olan (Allah'a ulaşan ve veli olan cennetlik) kullarınla beraber vefat ettir.


rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ: Ey Rabbimiz! Hiç şüphesiz biz, Rabbinize îmân edin diye îmâna davet eden bir davetçi işittik ve âmenû olduk; Allah'a ulaşmayı diledik.
rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ: Ey Rabbimiz! Artık bizim günahlarımıza mağfiret eyle.
keffir annâ seyyiâtinâ: Bizim günahlarımızı da ört.
ve teveffenâ meal ebrâr: Bizi ebrâr ile birlikte kıl; birlikte öldür.

Ebrâr, cennete girecek olanlar. Burada îmâna davet eden münâdiye ulaşıyorlar. Allah'a ulaşma davetini alıyorlar ve âmenû oluyorlar. Bundan sonraki safha için duaları var: “Günahlarımıza mağfiret eyle.” Ne zaman Allahû Tealâ günahlarına mağfiret eyleyecek? Mürşidlerine ulaşıp tâbî oldukları zaman. Bu Âli İmrân-193, tâbî olmadan evvel ama Allah'a ulaşmayı diledikleri andaki bir durum. Enfâl-23'de de aynı olay var. Fakat daha evvelki safhada bitmiş. Âli İmrân-193'de Allah'a ulaşmayı dileyen kişi ilk safhayı atlatmış, mürşidine ulaşmak üzere. Ulaştığı zaman da günahlarının örtülmesini istiyor ve mağfiret istiyor. Günahlarının sevaba çevrilmesini istiyor. Burada bir geçit noktasında. Tâbiiyette iş sağlama bağlanacak. Ama Allah'a ulaşmayı dilemiş birisinden bahsediyor Allahû Tealâ Âli İmrân-193'de. Enfâl-23'de ise Allah'a inanan, ruhu Allah'a ölmeden evvel ulaştırmaya inanan, bunun farziyetine inanan fakat henüz bu konuda talebini gerçekleştirememiş bir insan var. 2 grup birbirinden ayrı.

Benzer konular