Hûd-119 ve A'râf-179 arasında illiyet rabıtası var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Hûd-119 ve A'râf-179 arasında illiyet rabıtası var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hûd-119 ve A'râf-179 arasında illiyet rabıtası var mıdır?

Hûd-119'a bakıyoruz:

11/HÛD-119: İllâ men rahime rabbuke, ve li zâlike halakahum, ve temmet kelimetu rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmaîn(ecmaîne).
Rabbinin rahmet ettiği (Rahîm esmasıyla tecelli ederek rahmet nuru gönderdiği) kimseler (ihtilâfa düşmeyip Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç. Ve onları (insanları), bunun için (ihtilâfa düşenlerle düşmeyenleri ayırmak için) yarattı. Rabbinin (ihtilâfa düşenler yani Allah’a ulaşmayı dilemeyenler için) sözü tamamlandı: Cehennemi mutlaka tamamen insanlar ve cinlerle dolduracağım.


illâ men rahime rabbuke: Senin Rabbinin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişiler hariç.
ve li zâlike halakahum: Ve onları Allahû Tealâ bunun için yarattı.
Yani ihtilâfa düşenlerle düşmeyenlerin arasını ayırmak için; ihtilâfa düşenleri düşmeyenlerden ayırmak için. Allahû Tealâ insanları yaratıyor. Ve insanlar 2'ye ayrılıyor. Allah'a ulaşmayı dileyenler ve dilemeyenler. Ve Allahû Tealâ yaratıyor ki bu insanlar ayrılsınlar; cennete gidecek olanlarla cehenneme gidecek olanlar ortaya çıksın.

ve temmet kelimetu rabbike: Rabbinin kelimesi tamamlandı.
le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmaîn: Biz cehennemin tamamını mutlaka insanlarla ve cinlerle dolduracağız (cehennemi cinlerle ve insanlarla tamamen dolduracağım).

Ama burada Allahû Tealâ:  “Allah'ın kelimesi, Allah'ın emri tamamlandı.” diyor. Ne o? Hûd-118'de, “İhtilâf devam ediyor.” diyordu. Hûd-119'da ise “Ama Rabbinin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişiler hariç.” diyor. Yani Allah'a ulaşmayı dileyenlere Allahû Tealâ Rahîm esmasıyla tecelli ediyor. Ve bunun için insanları yaratmış. Dileyen Allah'a ulaşmayı diliyor, dilemeyen Allah'a ulaşmayı dilemiyor. Dileyenler Allah'ın cennetine, dilemeyenler de cehenneme gidecekler.

Ve şimdi soruyor kardeşimiz: “Hûd Suresinin 119. âyet-i kerimesiyle A'râf Suresinin 179. âyet-i kerimesi arasında bir yaklaşım var mı? Bir illiyet rabıtası var mı?”

A'râf-179:

7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.


ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi: Biz cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık.
lehum kulûbun: Onların kalpleri vardır.
lâ yefkahûne bihâ: Onunla fıkıh edemezler.
ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ: Onların gözleri vardır; onlarla basar edemezler.
ve lehum âzânun: Onların kulakları vardır.
lâ yesmeûne bihâ: Onunla işitemezler.
ulâike kel en’âmi: Onlar hayvanlar gibidir.
bel: Hayır.
hum edallu: Onlardan daha çok dalâlettedirler.
ulâike humul gâfilûn: Onlar gâfillerdir.

Burada çok ciddi bir ilişkiden bahsetmek mümkün; ama illiyet rabıtası için şartlar tamamlanmıyor. İlliyet rabıtasında en az 3 noktada bir sağlam benzeyiş söz konusu. Allahû Tealâ Hûd-119 da: “Rabbinin rahmet nuru gönderdiği, Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişiler hariç. Allah'a ulaşmayı dileyenlerle dilemeyenleri ayırmak için yaptık.” diyor.

“Yarattı.” diyor Allahû Tealâ, “Ve Allah'ın sözü tamamlandı.” Yani insanlar 2'ye ayrıldılar. Allah'a ulaşmayı dileyenler ve dilemeyenler. Hûd-119'da, Cehennemin insanlarla ve cinlerle tamamen doldurulması konusu geçiyor. A'râf-179'da da cehennemin insanların ve cinlerin çoğu için yaratıldığını söylüyor. Burada bir benzeme var, 1. etapta. Ama insanların; gözleri, kulakları ve kalpleriyle görmeleri, işitmeleri ve idrak etmeleri söz konusu. Hûd-119'da bundan bahis yok. Dalâletten de bahsetmiyor. Öyleyse yeterli seviyede bir ilişki söz konusudur; ama illiyet rabıtası, hayır.

Benzer konular