Muhammed 25'i açıklar mısınız? Bakara 256'daki irşad ve gayy yolunun tebeyyün etmesiyle Muhammed-25’teki hidayetin tebeyyün etmesi arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Muhammed 25'i açıklar mısınız? Bakara 256'daki irşad ve gayy yolunun tebeyyün etmesiyle Muhammed-25’teki hidayetin tebeyyün etmesi arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Muhammed 25'i açıklar mısınız? Bakara 256'daki irşad ve gayy yolunun tebeyyün etmesiyle Muhammed-25’teki hidayetin tebeyyün etmesi arasında bir ilişki var mıdır?

Muhammed-25:

47/MUHAMMED-25: İnnellezînerteddû alâ edbârihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâş şeytânu sevvele lehum ve emlâ lehum.
Muhakkak ki kendilerine hidayet tebeyyün ettikten (açıkça belli olduktan) sonra arkalarına geri dönenleri şeytan (küfre) ulaştırdı. Ve onları (kötü) emellere yöneltti.


“Şüphesiz kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri yani küfre dönenleri şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.”

Gerçekten insanlar, ruhlarını Allah’a ulaştırana kadar Allah’a ulaşmayı dileyen herkes mutlak Allah’ın muhafazası altındadır. Ama ulaştıktan sonra eğer kişi zikirlerini arttırarak yoluna devam ederse, 33 bin zikirde kalmayıp 47 bin zikre kadar virdini çekerse, ondan öteye daimî zikre ulaşmak için büyük gayretle yoluna devam ederse, zikrini 33 binden aşağı düşürmek şöyle dursun; devamlı yukarıya doğru yükseltirse; daimî zikre doğru yükseltirse o kişi küfre dönmez. Geri dönmez. Eğer böyle olmazsa zikir giderek azalacaktır. Ve bir gün normalin altına düşecektir. Ve o zaman Allahû Tealâ olayı tersine çevirecektir. O kişinin başının üzerindeki devrin imamının ruhunu alacaktır. Kişinin ruhunu Kendisine iade edecektir. Kalbindeki îmân kelimesini alarak kalbini tekrar mühürleyecektir Allahû Tealâ. Böyle bir durum söz konusu. Burada hidayete ulaştıktan sonra geri dönenler söz konusu.

Hidayete ermeden de kişi, tam Allah’a ulaşmayı dileyeceği sırada şeytan, ona tesir edip de bundan vazgeçirirse o da aynı durumdadır. Yalnız, onun nefsinin kalbi zaten diğerinin durumu gibi değildir. Çünkü Allah’a ulaşmayı dilememiştir. Başkalarından farklı hiçbir özelliği yoktur.
 
Bakara Suresinin 256. âyet-i kerimesinde irşad ve gayy yolunun tebeyyün etmesiyle Muhammed-25’teki hidayetin tebeyyün etmesi arasında bir ilişki var mıdır? Bu tebeyyün etme, ayrılma işleminin önemi ve bu noktada olan bir kişinin akıbeti için nasıl bir rol oynadığını bizlere açıklar mısınız?

Muhammed-25:

47/MUHAMMED-25: İnnellezînerteddû alâ edbârihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâş şeytânu sevvele lehum ve emlâ lehum.
Muhakkak ki kendilerine hidayet tebeyyün ettikten (açıkça belli olduktan) sonra arkalarına geri dönenleri şeytan (küfre) ulaştırdı. Ve onları (kötü) emellere yöneltti.


Aslında burada, hidayet açıkça belli olmuş diye bir müessese; hidayetin kendilerine belli olmasından sonra ortadan kaybolmak söz konusu.

Bakara-256’da ne diyor Allahû Tealâ? Diyor ki:

2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah’a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân ederse (mü’min olur, Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah’tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem’î’dir, Alîm’dir.


“Dînde zorlama yoktur. İrşad yoluyla gayy yolu birbirinden tebeyyün etmiştir; ayrılmıştır, kesinleşmiştir. Kim tagutu inkâr eder, devre dışı bırakır da Allah’a âmenû olursa; Allah’a ulaşmayı dilerse o, Allah’tan kopması mümkün olmayan bir kulba sımsıkı yapışır. Ve Allah semîun âlim’dir.”

Burada kardeşimizin suali: “İrşad ve gayy yolunun tebeyyün etmesiyle Muhammed-25’teki hidayetin tebeyyün etmesi arasında bir ilişki var mıdır?

Hidayetin tebeyyün etmesi, irşad yolunun tebeyyün etmesi demek veya edilmesi istikametinde kullanılıyor. Aralarında bir ilişki söz konusu.

“Bu tebeyyün etme, ayrılma işleminin önemi ve bu noktada olan bir kişinin akıbeti için nasıl bir rol oynadığını bizlere açıklar mısınız?” diyor.

Kişi bunlar kendisine beyan edildikten sonra, açıklandıktan sonra iki seçeneğin sahibidir; ya Allah’a ulaşmayı dileyecektir. Bu tebeyyünün üzerine tagutu inkâr edecektir. O, Allah yoluna girmiş olacaktır. Veya tebeyyün etmesine rağmen, beyan edilmesine rağmen, ispat vasıtalarıyla açıklanmasına rağmen, ispat edilmesine rağmen Allah’ın yolunu seçmeyecektir. O zaman da o, Allah’tan kopması mümkün olmayan kulba sarılmayacaktır. O zaman o, kâfirler arasında olacaktır yani bir sonraki âyet-i kerimeye göre tagutun dostları arasında olacaktır.
 

Benzer konular