Musa (A.S)’la Harun (A.S) aynı zaman parçasında yaşadıklarına göre ve ikisi de nebî resûl olduğuna göre ama aynı anda iki peygamber olmayacağına göre bu konuya açıklık getirir misiniz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Musa (A.S)’la Harun (A.S) aynı zaman parçasında yaşadıklarına göre ve ikisi de nebî resûl olduğuna göre ama aynı anda iki peygamber olmayacağına göre bu konuya açıklık getirir misiniz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Musa (A.S)’la Harun (A.S) aynı zaman parçasında yaşadıklarına göre ve ikisi de nebî resûl olduğuna göre ama aynı anda iki peygamber olmayacağına göre bu konuya açıklık getirir misiniz?

Tâhâ-47’de Allahû Tealâ, Musa (A.S) ve Harun (A.S)’ın Allah’ın resûlleri olduğunu, Meryem-51’de Musa (A.S)’ın, 53’te de Harun (A.S)’ın nebî olduğunu buyuruyor. Musa (A.S)’la Harun (A.S) aynı zaman parçasında yaşadıklarına göre ve ikisi de nebî resûl olduğuna göre ama aynı anda iki peygamber olmayacağına göre bu konuya açıklık getirir misiniz?

Tâhâ-47’ye bakalım:

20/TÂHÂ-47: Fe’tiyâhu fe kûlâ innâ resûlâ rabbike fe ersil meanâ benî isrâîle ve lâ tuazzibhum, kad ci’nâke bi âyetin min rabbike, ves selâmu alâ menittebeal hudâ.
O halde ikiniz ona gidin ve ona şöyle söyleyin: “Muhakkak ki biz, senin Rabbinin iki resûlüyüz. İsrailoğulları’nı artık bizimle beraber gönder ve onlara azap etme! Sana Rabbinden âyet (mucize) getirdik. Ve hidayete tâbî olanlara selâm olsun.”


“O halde ikiniz ona gidin ve ona şöyle söyleyin: Muhakkak ki biz senin Rabbinin resûlüyüz. İsrailoğulları’nı artık bizimle beraber gönder ve onlara azap etme. Sana Rabbinden âyet (mucize) getirdik. Ve hidayete tâbî olanlara selam olsun.” diyor.

Tâhâ-47’de risaletle görevlendirilmişler. Gidiyorlar. Bunlardan Hz. Musa, nebî ama Hz. Harun, henüz nebî olmayan bir resûl.  

Meryem-51’de diyor ki Allahû Tealâ:

19/MERYEM-51: Vezkur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).
Kitap’ta Musa (A.S)’ı da zikret. Muhakkak ki O, muhlis ve Nebî (Peygamber) Resûl idi.


vezkur fîl kitâbi mûsâ: Musa’nın Kitabı’nı zikret.
innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ: Musa, o muhlisti ve bir nebî resul idi.”

Meryem-53’te ise Allahû Tealâ diyor ki:

19/MERYEM-53: Ve vehebnâ lehu min rahmetinâ ehâhu hârûne nebiyyâ(nebiyyen).
Ve ona, rahmetimizden kardeşi Harun (A.S)’ı Nebî (Peygamber) olarak bahşettik.


ve vehebnâ lehu min rahmetinâ ehâhu hârûne nebiyyâ: Ve ona rahmetimizden kardeşi Harun (A.S)’ı nebî olarak bahşettik.

“Ve ona vehbettik; vehbî olarak kardeşi Harun (A.S)’ı nebî olarak vahyettik; ona nebî olarak hibe ettik.”
 
Sevgili kardeşlerim, burada bir müessese var. Buradan çıkarmamız lâzım gelen şey, Hz. Harun’la Hz. Musa aynı devrede yaşadılar. Hz. Musa da nebî hüviyetini yaşadı. Ölünceye kadar Hz. Musa, nebî idi. Biliyorsunuz, 40 yıl Konya ovası kadar bir bölge içerisinde bütün İsrail kavmi dolaştı. Çalışmalarına, ziraat yapmalarına müsaade edilmedi. Yalnız bıldırcınla kudret helvası veriliyordu kendilerine. 40 yılın sonunda Hz. Musa ile beraber, 40 yıl yolda kalanların hepsi öldüler. Şeria Nehri’nin öteki tarafına geçebilenler, onların dışındakilerdi. Harun ve yolda doğmuş olanların hepsi karşıya geçtiler. Şeria Nehri’nin öteki tarafına geçmeyi başardılar. Burada o noktaya kadar, öldüğü noktaya kadar Hz. Musa’nın nübüvveti, öldükten sonraki devredeyse sağ kalan Harun’un nübüvveti söz konusuydu.

Peygamberlik müessesesi, huzur namazının imamı olmayı gerektirir. İki nebî aynı anda yaşamışsa, Allahû Tealâ’nın bu âyet-i kerimesinden ikisi de aynı anda hayattayken Hz. Harun da nübüvvet aldı diye bir fikrin sahibi olan varsa, böyle bir durumda ikisinden birisine Allahû Tealâ huzur namazının imamlığını veriyor ki Hz. Musa, huzur namazının imamıydı. Bizim bugüne kadar gördüğümüz Kur’ân kültürü, Allahû Tealâ’nın bize öğrettiği standartlarda her devirde huzur namazının imamı daima nebîdir. Ve bu nebî, tek bir nebîdir.

Hz. İbrâhîm zamanında da kendisine gelen melekler diyorlar ki: “Biz başka bir yere gideceğiz.” Tarif ediyorlar yeri, “Orasını mahvetmek üzere geldik.” diye. “Orada Lût var.” diyor Hz. İbrâhîm. Hz. Lût da bildiğiniz gibi bir nebîydi; peygamberdi. Ama aynı devrede Hz. İbrâhîm, Lût’un mürşidiydi. Hz. Lût, Hz. İbrâhîm’e tâbî olmuştu. Yani Hz. Lût’un nübüvvetinin Hz. İbrâhîm’den sonra başladığını düşünüyoruz. Hz. İbrâhîm rahmetli olduğu zaman Hz. Lût onun yerine nebî olarak huzur namazının imamlığını devraldı. Hz. Harun için de aynı şey söz konusu. Hz. Harun huzur namazının imamlığını, Hz. Musa rahmetli olduktan sonra aldı.

Öyleyse huzur namazının imamı daima bir tektir. Nübüvvetin gerçek anlamda sahibinin yeridir; nübüvvet varsa ki Allahû Tealâ, Hz. Harun’a da nübüvveti verdiğini açık açık söylüyor.

Benzer konular