Âli İmrân-159’da belirtilen tevhidin sağlanış esasını açıklar mısınız?
Anasayfa » Ana Sayfa » Tevhid » Âli İmrân-159’da belirtilen tevhidin sağlanış esasını açıklar mısınız?
Âli İmrân-159’da belirtilen tevhidin sağlanış esasını açıklar mısınız?
Âli İmrân-159:
“Allah’ın rahmeti iledir ki sen, onlara yumuşak (hoşgörülü) davrandın. Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, herhalde senin çevrenden dağılıp giderlerdi. O halde onları affet, onlar için mağfiret dile. İşler hakkında onlara danış. Azmettiğin zamansa artık Allah’a tevekkül et.”
Burada, “Onlara danış ama Allah’ın emrini yerine getir” ifadesi var. “Onların o danıştığın kişilerin talepleri ya Allah’ın emrine paraleldir, ya da değildir. Paralel olsa da olmasa da Allah’ı vekil et; Allah’ın sana emrettiği şeyi gerçekleştir. Allah’a tevekkül et, Allah’ı vekil et.” Yani “Onlarla tezekkür et, müşavere et ama Benim emrimi yerine getir.” diyor Allahû Tealâ.
Ve diyor ki (Âli İmrân-159): “Hiç şüphesiz Allah mütevekkil olanları sever. Allah’a tevekkül edenleri, Allah’ı vekil edenleri sever.”
Burada tevhidin sağlanmasında Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sahâbeye hoşgörülü davranması yatıyor. Sahâbe de başlangıçta bütün topluluklar gibi yanlışlıklar yapmışlar. Karşı gelmeler olmuş. Ama Peygamber Efendimiz (S.A.V) onlara hep iyi davranmış. Bu sebeple çevresinden kopmamış sahâbe. İşte Allahû Tealâ’nın dizaynı; “Allah, Allah’a tevekkül edenleri sever.” diyor. Demek ki yapmamız lâzımgelen şey hep Allah’ı kendimize vekil tayin etmek.
Allah’a ulaşmayı dilediğiniz anda Allah’ı kendinize vekil tayin ettiniz. Bu vekâlet sizi mutlaka Allah’ın Zat’ına, vekil ettiğiniz Allah tarafından ulaştırır. Ondan sonra da Allah’ı kendinize vekil edebilirseniz, fizik vücudunuzu da Allah’a teslim edersiniz. Vekâletiniz devam ederse o zaman nefsinizi de iradenizi de Allah’a teslim ettiğinizi göreceksiniz. Öyleyse Allah rahmet ediyor Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e. O’nu öyle davranmaya itiyor Allah’ın rahmeti. Hoşgörülü, yumuşak davranıyor. Tevhid bununla sağlanıyor. Ve onlarla müşavere ederek sağlanıyor.
3/ÂLİ İMRÂN-159: Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlike, fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne).
O zaman, Allah'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri (Allah’a güvenenleri) sever.“Allah’ın rahmeti iledir ki sen, onlara yumuşak (hoşgörülü) davrandın. Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, herhalde senin çevrenden dağılıp giderlerdi. O halde onları affet, onlar için mağfiret dile. İşler hakkında onlara danış. Azmettiğin zamansa artık Allah’a tevekkül et.”
Burada, “Onlara danış ama Allah’ın emrini yerine getir” ifadesi var. “Onların o danıştığın kişilerin talepleri ya Allah’ın emrine paraleldir, ya da değildir. Paralel olsa da olmasa da Allah’ı vekil et; Allah’ın sana emrettiği şeyi gerçekleştir. Allah’a tevekkül et, Allah’ı vekil et.” Yani “Onlarla tezekkür et, müşavere et ama Benim emrimi yerine getir.” diyor Allahû Tealâ.
Ve diyor ki (Âli İmrân-159): “Hiç şüphesiz Allah mütevekkil olanları sever. Allah’a tevekkül edenleri, Allah’ı vekil edenleri sever.”
Burada tevhidin sağlanmasında Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sahâbeye hoşgörülü davranması yatıyor. Sahâbe de başlangıçta bütün topluluklar gibi yanlışlıklar yapmışlar. Karşı gelmeler olmuş. Ama Peygamber Efendimiz (S.A.V) onlara hep iyi davranmış. Bu sebeple çevresinden kopmamış sahâbe. İşte Allahû Tealâ’nın dizaynı; “Allah, Allah’a tevekkül edenleri sever.” diyor. Demek ki yapmamız lâzımgelen şey hep Allah’ı kendimize vekil tayin etmek.
Allah’a ulaşmayı dilediğiniz anda Allah’ı kendinize vekil tayin ettiniz. Bu vekâlet sizi mutlaka Allah’ın Zat’ına, vekil ettiğiniz Allah tarafından ulaştırır. Ondan sonra da Allah’ı kendinize vekil edebilirseniz, fizik vücudunuzu da Allah’a teslim edersiniz. Vekâletiniz devam ederse o zaman nefsinizi de iradenizi de Allah’a teslim ettiğinizi göreceksiniz. Öyleyse Allah rahmet ediyor Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e. O’nu öyle davranmaya itiyor Allah’ın rahmeti. Hoşgörülü, yumuşak davranıyor. Tevhid bununla sağlanıyor. Ve onlarla müşavere ederek sağlanıyor.
