Bakara-165 ve Âli İmrân-31’i açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Bakara-165 ve Âli İmrân-31’i açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-165 ve Âli İmrân-31’i açıklar mısınız?

Bakara-165 diyor ki:

2/BAKARA-165: Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh(hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh(lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravnel azâbe, ennel kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâb(azâbi).
Ve insanlardan bir kısmı, Allah’tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), Allah’ı sever gibi severler. (Oysa) âmenû olanların Allah’a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azap görecekleri (azaba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın şiddetli azabı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi).


"İnsanlardan kimi Allah’tan başkasını O’na (Allah’a) denk, eşit veya benzer, ortak ittihaz eder de yani kabul eder de, Allah’ı sever gibi onları severler. Allah’tan başkasını O’na (Allah’a) denk eşit ittihaz eder de Allah’ı sever gibi onları severler. Oysa îmân edenlerin Allah’a olan sevgileri çok daha şiddetlidir. Eğer zalimler o vakit görecekleri azabı, kuvvetlerini hiç şüphesiz Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının muhakkak ki çok şiddetli olduğunu bir görselerdi." diyor.

İnsanlardan bazılarının insanları veya şeytanları Allah’a eşitmiş gibi tutmaları söz konusu. endâden: O’na denk, eşit tutmak. Burada insanların şu veya bu sebeple hayranlık duyduğu insanlar söz konusudur. Falanca aktöre hayran olanlar vardır. Ve şeytanın büyüsünü hüddamını kendisine meslek edinmiş olan kişilerin, şeytanın bu büyülerindeki başarısı karşısında ona duydukları bir sevgi söz konusu olabilir. Böyle bir dizaynda bu sevgiyle, Allah’a duyulan sevginin, Allah’ın dostlarına Allah’a duyduğu sevgiyle bir yakınlığı olamaz. Ve onların zalimler olduğunu söylüyor Allahû Tealâ. Kimdir zalimler? Allah’a ortak koşanlar. Evvela kendi nefsinin hevasını Allah’a ortak koşanlar. Sonra Allah’a ulaşmayı dilemeyerek şirkte olanlar. Öyleyse burada Allah’ı sever gibi başka insanları sevmenin yanlış olduğu açık bir şekilde ifade ediliyor. Bir hırsız, en iyi hırsızlık yapana hayrandır. Bir büyücü en iyi büyücüye hayrandır. Bir katil en iyi katledene hayrandır. Böyle dizaynda Allah’a duydukları sevgi gibi bu insanlara sevgi duyan, hayranlık duyan insanların ne kadar yanlış bir yolda olduğunu anlatıyor Allahû Tealâ.

"Bu âyetlere göre Allah’ı gerçekten sevenlerin Allah’a ulaşmayı dileyerek mürşitlerine tabiî olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?"

Allah’ı gerçekten sevenler Allah’a ulaşmayı dileyerek mürşitlerine tabiî olanlardır. Evet. Burada Âli İmrân 31'i yazmaya unutmuş kardeşlerimiz. Biz buradan Âli İmrân 31'e bakalım:

3/ÂLİ İMRÂN-31: Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.”


De ki, Eğer Allah’ı seviyorsanız o zaman Bana tabiî olun ki, Allah da sizi sevsin. Ve sizin günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, Rahîm dir. "Allah’ı seviyorsanız o zaman Bana tabiî olun ki Allah da sizi sevsin." mürşitlerin söylediği söz. Allah’ı sevenler mürşidi de sevenlerdir.

1. âyet-i kerime şerde insanları Allah gibi sevmek söz konusu, 2.’sinde mürşitleri sevmek söz konusu, hayırda sevmek söz konu. İkisi birbirinden çok farklı hüviyet taşıyor.

2. âyeti de devreye aldıktan sonra diyor ki kardeşimiz:

"Allah’ı gerçekten sevenlerin Allah’a ulaşmayı dileyerek mürşitlerine tabiî olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?"

Evet, Allah’ı gerçekten sevenler onlardır. Diğerleri zülmanî istikamette olanları, Allah’ın emirlerine karşı gelenleri sevdikleri neticesine ulaşıyoruz.

Benzer konular