İnsanları kurtuluşa ulaştıracak ilmi anlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mehdi Resûl » İnsanları kurtuluşa ulaştıracak ilmi anlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İnsanları kurtuluşa ulaştıracak ilmi anlatır mısınız?

Allahû Tealâ’ya hamd ve şükrederiz ki; varsınız Efendimiz! Olmayan vaktinizi, Allahû Tealâ’nın vermiş olduğu görevi, himmeti, ni’meti bizlere anlatabilmek için adeta kendinizi Rabbimize köle kılmışsınız.

Hem de azatsız! Biz Allah’ın gerçekten kölesiyiz sevgili kardeşlerim! Buna esiri de diyebilirsiniz. Kâinattaki en büyük mutluluğu biz yaşıyoruz. Allah’ın kölesi olmak, kâinattaki en büyük şereftir. Hamdolsun ki; o şerefi Allahû Tealâ bize nasip kıldı bu devirde.
 
Onun için ne hayatımızın ne zamanımızın hiç önemi yok. Sizler için yaşıyoruz. Allah’ın bütün hedefi; bütün insanları Allah’ın cennetine ulaştırmak. Ve bizi bu görevle görevlendirdi.

Şu dîn adamları da ne olurdu söylediklerimizi inceleselerdi. Eğer inceleyebilselerdi, hiç birisi bizim sözlerimizin dışında kalmazlardı. Hepsi Allah’a ulaşmayı dilerdi. Hepsi Allah’ın cennetine girerdi. Aralarında kim bilir ne müstesna insanlar çıkardı, Allah’ın yolunda hizmet etmek için.

Ama yakın gelecekte böyle olacak sevgili kardeşlerim! Hakikatlerin anlaşılma devri geldi. Çok uzun bir devir değil; giriş devri gibi 30 senelik bir devir değil. Bu ona nazaran çok kısa bir devir. Kaç sene mi? Söylemem.

“Bizlere müslümanlığı ve mü’minliği anlatmaktasınız. Kalbimize ve gönlümüze ay gibi doğmaktasınız. Efendimiz! Ben size hayranım.”

Biz de sizleri sevgili kardeşlerim, çok ama çok seviyoruz. Biz de Allah’a hayranız. Öyleyse sevgili kardeşlerim! Allah içiniz. Allah bizi sizlere adadı. Öyleyse, biz Allah için yaşıyoruz ama sizleri hidayete erdirmekle görevli olarak vazifelendirildik. Öyleyse hepiniz bizim için kıymetlisiniz.

Sizlerin kurtuluşunuz, başka insanların kurtuluşuna örnekler olacağınız için bizim açımızdan son derece önemli. Çünkü Allah’ın yoluna girdikten sonra huyunuz, davranış biçimleriniz, herşeyiniz değişecek. Allah’a lâyık bir kul olacaksınız. O zaman başka insanlara örnek olacaksınız. İşte diyecekler; “O, Mihr Vakfı’nın mensubudur. Mihr Vakfı’nın mensupları bunlardır. Onlar, Mehdi, İmam, Halife, Resûl’ün emrindekilerdir. Bu devrin Allah katındaki en kıymetli insanlarıdırlar.”

Sevgili kardeşlerim! Alnınız açık, gönlünüz pak, haykırın! Hiçbir şeyden korkmanız gerekmiyor. Sizler, Allah’ın muhafazası altındasınız. Unutmayın! Nerede bizim karşımızda olanlar varsa, onlarla Kur’ân âyetleriyle konuşun. “Allah, ona Kur’ân’ı öğretir. O da bize sadece Kur’ân’ı öğretir.” diyeceksiniz. Size bütün öğretimiz sadece Kur’ân’dır.

Unutmayın! Bundan 14 asır evvel sadece Kur’ân vardı. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bütün sahâbeye Kur’ân’ı öğretti. Hepsi Kur’ân’ı yaşadılar. Sonradan dînimize birçok hurafe sokuldu. Ve bu korkunç duruma geldik sevgili kardeşlerim! Dînin bütün fakülteleri yok edilmiş durumda. Ne Allah’a ulaşmayı dilemek kalmış ne mürşide tâbiiyet ne ruhu Allah’a ulaştırmak, ne fizik vücudu ne nefsi ne iradeyi Allah’a teslim etmek.

Sadece geriye kala kala İslâm’ın 5 tane şartı kalmış. Bunları yapan insanları da inandırmışlar şeytanın yardakçıları. Farkına bile varmadan, şeytanın yardakçıları olmuş bu insanlar. Dîn adamları asırlardır ahkâm kesmişler. Ve insanlar Kur’ân’dan adım adım uzaklaştırılmış. Ve insanlar Kur’ân’ın hükümleriyle değil; insanların verdikleri fetvalarla hükümran olmuşlar. Sevgili kardeşlerim! Kur’ân unutulmuş!

İşte bugün Kur’ân’a tekrar dönüş günüdür. Bütün insanları Kur’ân’a davet etmemiz, hurafelerden bütün İslâm âlemini kurtarmamız, bizim uhdemize verilen bir görevdir. Dîn adamları akıllarını başlarına toplayıp onlara gönderdiğimiz ihtarların hepsini inceledikleri zaman bütün söylediklerimizin hepsi Kur’ân âyeti olduğu için doğru olduğunu görüyorlar. Bir. İkincisi: Böyle bir ilimden yoksun olduklarını da görüyorlar. Ve de hedeflerinin o olduğunu da görüyorlar. Bu kadarı yetmez mi sevgili kardeşlerim? Geriye kalanlar sadece inatla, şeytanın öğretisini insanlara öğretmeye çalışan zavallılardır.

Benzer konular