"Yevm’il âhire inanıyorum" diyen ve yevm’il âhirin muhtevası olan Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi yevm’il âhiri inkâr etmiş olmuyor mu?

Anasayfa » Ana Sayfa » Yevm-il Ahir » "Yevm’il âhire inanıyorum" diyen ve yevm’il âhirin muhtevası olan Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi yevm’il âhiri inkâr etmiş olmuyor mu?
share on facebook  tweet  share on google  print  

"Yevm’il âhire inanıyorum" diyen ve yevm’il âhirin muhtevası olan Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi yevm’il âhiri inkâr etmiş olmuyor mu?

Muhterem Efendimiz! Günümüz İslâm tatbikatında îmânın 6 şartından bahsedilmektedir ki, himmetinizle sizden öğrendik ki; 7 tanedir. Bunları şöyle bir sıralamaya tâbî tutmuşlar:

“âmentu billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihi mine'llâhi teâlâ ve'l-ba'su ba'de'l mevt. Hakkun eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve rasûluh.” Benim sorum: “ve'l yevmi'l-âhıri” yani yevm’il âhire îmân etmek oluyor. Kur’ân-ı Kerim’de Sebe-20, 21’de:

“Biz hayatı yevm’il âhire îmân eden ve ona şüphe, şek ve inkâr edenleri birbirinden ayırt etmek için vücuda getirdik.” buyuruyor. Bugün 6 tane îmân şartını sayıp: “Ben yevm’il âhire inanıyorum.” diyen ve yevm’il âhirin muhtevası olan Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi yevm’il âhiri inkâr etmiş olmuyor mu?

Yevm’il âhir nedir? Lügat mânâsı; sonraki gün. Şimdi âyetlere bakalım. Kardeşimizin verdiği Sebe-20:

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.


“Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (yani hedefini) yerine getirdi. (Ne zaman?) Kıyâmet günü. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (yani Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç hepsi, ona (şeytana) tâbî oldular.”

Sadece burada Allahû Tealâ mü’minler olarak bahsediyor. “Sadece mü’minler, tek bir fırka hariç!” Kimdi o tek fırka, Rûm-31 ve 32’ye göre? Takva sahibi olan ve şirkten kurtulan kimdi? Allah’a ulaşmayı dileyendi. Takva sahibi olansa, takva sahibi olduğu anda mutlaka Allah’ın cennetini hak etmişti o kişi. Şirkten de kurtulmuştu. Şimdi şirkte olanlar kimin kuluydu? Şeytanın kuluydu, şeytana tâbî olanlardı.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


Öyleyse kim Allah’a ulaşmayı dilerse, dilediği an o kişi şeytana kul olmaktan kurtulur ve Allah’a kul olur. Tıpkı 14 asır evvel sahâbenin şeytana kul iken, Allah’a ulaşmayı dileyerek Zumer Suresinin 17. âyet-i kerimesi gereğince şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’ın kulu oldukları gibi.

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


Öyleyse şeytana kul olanlar, Allah’a ulaşmayı dilemeyenler. Onlar tagutun kulları, şeytanın kulları. İşte ayırım açık ve kesin olarak geliyor; şeytanın kulları ve Allah’ın kulları. Sebe Suresinin 21. âyet-i kerimesi:

34/SEBE-21: Ve mâ kâne lehu aleyhim min sultânin illâ li na’leme men yu’minu bil âhirati mimmen huve minhâ fî şekkin, ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîz(hafîzun).
Ve onun (iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı (nüfuzu, tesiri) yoktu. Ahirete (hayatta iken ruhunu Allah’a ulaştırmaya) inanan kişi ile ondan (Allah’a ulaşmaktan) şüphe içinde olanları bilmemiz için (iblisle onları imtihan ettik). Ve senin Rabbin herşeyi hıfzedendir.


“Onun (yani iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı yoktur. Ahirete inanan kişi (yani hayattayken ruhunu Allah’a ulaştırmaya inanan kişi) ve ondan şüphe içinde olanları bilmeleri için (onun için yani iblisle onları imtihan ettik). Ve senin Rabbin herşeyi hıfzedendir (koruyan, gözetendir).” diyor Allahû Tealâ.

İşte şeytanın insanlar üzerinde bir sultanlığı, nüfuzu hiçbir zaman olmayacaktır. Eğer Allah’a ulaşmayı dilerlerse onlar, diledikleri anda şeytanla irtibatları derhal, bıçakla kesilir gibi kesilir. Ta ki ruhlarını Allah’a ulaştırsınlar, 22. basamakta ruhlarını Allah’a teslim etsinler. O noktaya kadar geçen sürede bu kişi 3. kat cennetin sahibi kılınıyor Allahû Tealâ tarafından ve ruhu Allah’a ulaşıp teslim oluyor.

Allah’a ulaşmayı dilediği anda 1. kat cennetin sahibi kişi.
Mürşidine tâbiiyetinde 2. kat cennetin sahibi.
Ruhunu Allah’a ulaştırdığında 3. kat cennetin sahibi.

Allahû Tealâ garanti vermiş: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu mutlaka Kendime ulaştırırım.” diyor Şûrâ Suresi 13. âyet-i kerimesinde:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Allah, dilediğini Kendisine seçer. O seçtiklerinden kim Allah’a ulaşmayı dilerse Allah onu Kendisine ulaştırır.”

Mutlaka ulaştırır. İşte kardeşimizin suallerinin cevabı burada verilmiş oluyor. Yevm’il âhire inanan, aslında yevm’il âhirin ne olduğunu bilmeyen bir kişi. Yevm’il âhir; sonraki gün, kıyâmet günü, cennet günü, kıyâmet günü olarak adlandırılıyor. Ama aslında yevm’il âhir; Allah’a ulaşmayı dileyen kişinin muhtevasını, Allah’a ulaşmayı dileme muhtevasını alıyor içerisine. Eğer yevm’il âhiri kişi biliyorsa; bunun bir farz olduğunu, Allah’a ulaşmayı dilemesi gerektiğini mutlaka bilmesi lâzım. Öyleyse yeni bir konuya doğru gidiyoruz inşaallah.


Benzer konular