Bakara Suresinin 62. ve Hûd Suresinin 29. âyet-i kerimesindeki kişilerin ehl-i beyte tâbî olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Amilussalihat » Bakara Suresinin 62. ve Hûd Suresinin 29. âyet-i kerimesindeki kişilerin ehl-i beyte tâbî olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara Suresinin 62. ve Hûd Suresinin 29. âyet-i kerimesindeki kişilerin ehl-i beyte tâbî olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bakara Suresinin 62. âyet-i kerimesi:

2/BAKARA-62: İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Şüphesiz ki; âmenû olanlar, yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler, bunlardan her kim, Allah’a ve yevm’il âhire inanır ve ıslâh edici ameller işlerse (nefsini tezkiye ederse), bu durumda onların mükâfatları Rab’lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.


“Şüphesiz ki; âmenû olanlar yahudiler, hristiyanlar ve sabiîler bunlardan her kim Allah’a ve yevm’il âhire, Allah’a ulaşma gününe inanır ve nefsi ıslah edici ameller işlerse yani nefsini tezkiye ederse, artık onlanların mükâfatları Rab’leri katındadır. Onlara korku yoktur ve mahzunda olmayacaklardır.”

“Bakara-62’deki kişilerin ehl-i beyte tâbî olduğunu söyleyebilir miyiz?” diyor. Hayır, söyleyemeyiz. Onlar Peygamber Efendimiz (S.A.V) devrinde yaşamışlar. Kur’ân hükmü Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e âyetler geldiği zaman onlar, bu âyetlerden büyük memnuniyet duyuyorlardı çünkü âmenû olmuşlardı, Allah’a ulaşmayı dilemişlerdi. Muhtemelen Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmuşlardı. Ama kendi toplumlarının içinde yaşıyorlardı. Peygamber Efendimiz (S.A.V) hayattayken olan bir olaydan bahsediyor Allahû Tealâ. Hûd-29’dan bahsediyoruz:

11/HÛD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah’a aittir. Ve ben âmenû olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab’lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.


ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen):  Ey kavmim! Ben sizden mal istemiyorum.
in ecriye illâ alâllâhi: benim ücretim Allah’a aittir.
ve mâ ene bi târidillezîne âmenû: âmenû olanları terk edecek, kovacak, tard edecek, uzaklaştıracak, kovacak, değilim.
innehum mulâkû rabbihim: onlar muhakkak ki; Rab’lerine mülâki olacaklardır, mutlaka Rab’lerine hayatta iken ulaşacaklardır.
ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne): ama ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.

“Bakara-62 ve Hûd-29’daki kişilerin ehl-i beyte tâbî olduğunu söyleyebilir miyiz?” Ahzâb-33 gerçekten ehl-i beyt ile alâkalı Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ailesinden olanlar ama Bakara-62 ve Hûd-29’un ehl-i beytle bir ilişkisi yok. Ehl-i beyt, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra gelenler. Onun ehl-i beyti.

Benzer konular