En’âm 154'e göre Tevrat’ın Allah’a ulaşmayı dilemeyi ve hidayeti buyurduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » En’âm 154'e göre Tevrat’ın Allah’a ulaşmayı dilemeyi ve hidayeti buyurduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm 154'e göre Tevrat’ın Allah’a ulaşmayı dilemeyi ve hidayeti buyurduğunu söyleyebilir miyiz?

En’âm  Suresinin 154. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ  şöyle söylüyor:

6/EN'ÂM-154: Summe âteynâ mûsel kitâbe tamâmen alâllezî ahsene ve tafsîlen li kulli şey’in ve huden ve rahmeten leallehum bi likâi rabbihim yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Musa (A.S)’a, ahsen olanlara tamamlayıcı olarak, herşeyi açıklayan ve rahmet olan ve hidayete erdiren kitabı (Tevrat’ı) verdik. Böylece onlar, Rab’lerine mülâki olacaklarına inanırlar (îmân ederler).


summe âteynâ mûsel kitâbe tamâmen: Sonra biz Musa (A.S)’a, tamamlayıcı olarak kitap verdik.
alellezî ahsene: Ahsen olanlara tamamlayıcı olarak.
ve tafsîlen: Tafsil edici, detaylarını açılayıcı olarak.
li kulli şey’in: Her şeyin detaylarını açıklayıcı olarak.
ve huden: Hidayetçi olarak, hidayet rehberi olarak, hidayete erdirici olarak
ve rahmeten: Ve rahmet vesilesi olarak, rahmet olarak.
leallehum bi likâi rabbihim: Böylece onlar Rablerine mülâki olsunlar.
yu’minûn: İnanırlar.

"Böylece onlar Rablerine mülâki olacaklarına, ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıracaklarına îmân ederler." diyor Allahû Tealâ.

Bu âyet-i kerimeye göre Hz. Musa (A.S) zamanında da Tevrat’ın Allah'a ulaşmayı dilemek ve  hidayeti buyurduğunu söyleyebilir miyiz? Allah'a ulaşmayı dilemeyi ve  hidayeti buyurduğunu söyleyebilir miyiz?   

Son derece açık! “Hidayete erdirici olarak indirdik.” diyor, “Ve onlar inanırlar ki Rab’lerine mülâki olacaklardır.”,  yani hidayete ereceklerdir.

Bu âyet-i kerimeye göre Hz. Musa (A.S) zamanında da Tevrat’ın Allah'a ulaşmayı dilemek ve  hidayeti buyurduğunu, emrettiğini söyleyebilir miyiz?

Açık ve kesin olarak Allahû Tealâ burada, o zamanda hidayeti emrettiğini ve Kitap’ın hidayete erdirdiğini söylüyor. Hidayete erdiren ve rahmet olan, birde "Ahsen olanlara tamamlayıcı olarak." diyor. Ahsen olanlar! İradelerini de Allah'a teslim edenleri de Tevrat’ın muhtevasına aldığını Allahû Tealâ kesinleştirmiş, ahsen olanları da muhtevasına alıyor. Evet, çok net olarak Allahû Tealâ Tevrat’ı bir “ hidayet” olarak indirmiş, insanları hidayete erdirici bir kitap olarak  indirmiş. Her şeyi açıklayan bir kitap olarak indirmiş.

Allahû Tealâ Kur'ân’da ne diyor:

“Biz bu Kitab’ı indirdik, hiçbir şeyi, bu Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık”.

Tevrat içinde aynı şeyi söylüyor:

“Her şeyi tafsilatlı olarak açıklayan bir Kitap.” diyor. Ve “Rahmet olan” diyor.

Çünkü Kitap’ın muhtevasına tâbî olunduğu zaman mutlaka Allah'ın rahmeti  beraberinde fazlı, beraberinde salâvâtı getirerek o kişinin nefsinin kalbine nefs tezkiyesi gerçekleştirecek. Öyleyse Kitap açık bir şekilde, Tevrat’ta Kur'ân-ı Kerim gibi Allah'a ulaşmayı dilemeyi ve hidayeti emrediyor.      

İnşallah bu âyet-i kerime Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Kesinlikle vardır. Bakalım Şûrâ 13'te ne diyor Allahû Tealâ:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan: Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz dînden olan şeyleri sizin için şeriat kıldık.
vellezî evhaynâ ileyke: Ve Sana da vahyetmek suretiyle.
"ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme: Ve Hz. İbrâhîm’e vasiyet ettiğimizi ve Hz. Musa’ya vasiyet ettiğimizi ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeriatı Sana vahyetmek suretiyle sizde şeriat kıldık." diyor Allahû Tealâ.
şerea lekum: Sizin için şeriat kıldık.
dîni: Dînden.
mâ vassâ: Vasiyet ettiğimiz şeyi.
bihî: Onunla.
nûhan: Nuh’a.
vellezî evhaynâ ileyke: Ve o şeriat ki Sana vahyettik.
ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme: Ve o şeriatı Hz. İbrâhîm’e de vasiyet ettik.
ve Musa: Hz. Musa’ya.
ve isa: Ve Hz. İsa’ya.

Neymiş şeriatın muhtevası?

en ekîmûd dîne: Dîni ikame edin, ayakta tutun, hayatta tutun, hayata geçirin,
ve lâ teteferrekû fîhi: Ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın. Yani Allah'a ulaşmayı dileyenlerin tek fırkasının sahibi olun.
kebure alel muşrikîne: Müşriklere ağır geldi,
mâ ted’ûhum ileyh: Onları davet ettiğin şey, yani Allah'a ulaşmayı dileyin ki hidayete eresiniz.

"Talebin onlara ağır geldi. Onlar Allah'a ulaşmayı dilemediler." diyor Allahû Tealâ.

allâhu yectebî ileyhi men yeşâu: Allah dilediğini kendisine seçer,
ve yehdî ileyhi men yunîb: Ve onlardan kim Allah'a yönelirse, Allah onları kendisine ulaştırır.

Kimi dilerse onu kendisine seçer ve onlardan kim Allah'a yönelirse, Allah'a ulaşmayı dilerse Allah onları kendisine ulaştırır.

Öyleyse burada ki Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi ile En’âm Suresinin 154. âyet-i kerimesi arasında kesin bir ilişki söz konusu. Zaten En’âm-154’te Hz. Musa’ya “İndirdik” diyor bunu ve Şûrâ-13’te de Hz. Musa’ya da aynı şeriatı verdiğini zaten ifade ediyor Allahû Tealâ.

Benzer konular