Ruh bize hayat vermez mi? Biz onu ulaştırmayı dilersek ölmeyi istemiş olmuyor muyuz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Ruh bize hayat vermez mi? Biz onu ulaştırmayı dilersek ölmeyi istemiş olmuyor muyuz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ruh bize hayat vermez mi? Biz onu ulaştırmayı dilersek ölmeyi istemiş olmuyor muyuz?

Sevgili kardeşlerim! Biliyorsunuz ki; bu sual çok çok gündeme gelen bir sual. Biz de hep cevabını veririz. Hayır, ruh bedenden ayrılırsa kişi ölmez ve Allahû Tealâ zaten ruhumuzun bedenimizden ayrılıp dünya hayatını biz yaşarken Allah’a ulaşmasını üzerimize Kur’ân-ı Kerim’de defaatle farz kılmış. Bu tarzda, size bu tarzda bir ifade kullanan, kardeşimizin söylediği gibi ifade kullanan birisi karşınıza çıkarsa; “İyi ama azîz kardeşim, benim ruhum bedenimden ayrılırsa ben ölmez miyim?” diye sorduğunuzda onun ne cevap vereceğini dikkatle dinleyin. Hiç kimse ruh bedeninden ayrıldı diye ölmez sevgili kardeşlerim!

Ruh tam ölçüde serbest bir Allah’ın ruhudur. O dilediği an vücudu terk eder. Dilediği an vücuda girer. O Allah’ın ruhudur ve Allahû Tealâ o size üfürdüğü ruhun Allah’ dünya hayatını yaşarken ölmeden evvel geri gönderilmesini emrediyor. İşte hep söylenir; “O mu? O ermiştir.” denir. “Ha, falanca mı? O ermiştir.” Nereye ermiştir? Allah’a ermiştir. Nesi ermiştir? İşte sorun burada çözülüyor; ruhu ermiştir.

Bütün insanlar Allahû Tealâ tarafından dünya hayatını yaşarken ruhlarını Allah’a ulaştıracaklarına dair Allah’tan Tevrat’la, İncil’le ve Kur’ân-ı Kerim’le emir almışlardır. Yani bütün zamanlarda bu geçerlidir sevgili kardeşlerim! Bütün dînler aynı şeyi söyler:

• Allah’a ruhun teslimi,
• Fizik bedenin teslimi,
• Nefsin teslimi ve
• İradenin teslimi.

Tevrat’ta da İncil’de de Kur’ân-ı Kerim’de de bu asıllar, teslimler; ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimi farz kılınmıştır. Bütün insanlar için farzdır ve hiç kimse Allah’tan mürşidini sormadıkça, Allah’ın kendisine gösterdiği mürşide ulaşıp tâbî olmadıkça ruhunu Allah’a ulaştıramaz, ermiş evliya olamaz. Onun için Allahû Tealâ bütün insanlardan şunu emrederek bir netice almak istemektedir: “Hacet namazını kılın. Ruhunuzu Allahû Tealâ’ya ulaştırmak için O’nun size göstereceği mürşidi öğrenin ve o mürşide ulaşıp ona tâbî olun.” Herkesin yapısı birbirinden farklıdır. O sizin sahip olduğunuz yapıya hangi mürşidin uygun olduğu sizin tarafınızdan bilinemez. Onu Allah bilir. Mutlaka bu konuda sual soran kişilere; “Benim mürşidin falanca. Sen iyisi ona git, tâbî ol.” demeyeceksiniz sevgili kardeşlerim! Diyeceksiniz ki; “Hacet namazını kıl. Boy abdestini al evvelâ. Ondan sonra hacet namazını kıl ve Allah’tan sor: ‘Yarabbi! Benim mürşidim kimdir?’ diye. Allahû Tealâ mutlaka sana senin mürşidini gösterir.” Allah razı olsun.

Benzer konular