Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesinde belirtilen teslim yollarını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Sıratı Mustakîm » Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesinde belirtilen teslim yollarını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesinde belirtilen teslim yollarını açıklar mısınız?

Allahû Tealâ diyor ki:

5/MÂİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilân nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla (Resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder (ulaştırır).


yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi: Allah, rızasına tâbî olanları, teslim yollarına (teslim sebîllerine) ulaştırır.
ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri: Ve onları, zulmetten nura ulaştırır.
bi iznihî: İzniyle.
ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin): Ve onları Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

Allahû Tealâ burada “rızasına tâbî olanları” diyor. Kişi, 2. basamakta Allah’ın rızasına tâbî olur. İnsanların büyük kısmı bu rızaya tâbî olur. Allahû Tealâ onları, insanların büyük kısmını seçer. Kendisine ulaşmasını temin için bir seçim, o kişinin Allah’a ulaşması için Allah rızasını beyan ediyor. Sonra, o kişi Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilerse; onun üzerinde Rahmân esmasıyla tecelli ediyor ve onların gözlerini, kulaklarını, kalplerini; işitir, bilir, duyar ve idrak eder hale getiriyor. Ve Allah’a ulaşmayı dilediği andan itibaren, Allah bu daveti (bu talebi) işitir, bilir ve görür. Gördüğü andan itibaren de o kişi ile sağlam bir ilişkinin içine Allahû Tealâ mutlaka girmiştir. Ve bu kişiyi Kendisine ulaştıracaktır. Oraya kadar Allahû Tealâ’nın sözü var.

Şimdi, ne zaman Allahû Tealâ kişide Rahmân esmasıyla tecelliye başlamışsa 7 furkan verecektir arkasından, o kişinin günahlarını örtecektir. 3. basamakla 7. basamak arasındaki 5-6 dakikalık bir zaman parçasında, Allahû Tealâ bunların hepsini gerçekleştirecektir. Burası 1. sebîl. 7 tane ana sebîlden birincisi.

Bu 1. sebîlden sonra, kişi 2. sebîle geçer. Bu, Allah’a yönelmedir. Allahû Tealâ o kişinin kalbine ulaşır, kalbinin mührünü açar. O kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açar, o kişiyi huşû sahibi kılar. Hacet namazını kılınca, ona mürşidini gösterir. Bu müesseselerin ait olduğu 8. basamaktan başlayan, 14. basamağa kadar giden ikinci 7 basamakta da Allahû Tealâ o kişiye gene büyük hacimli bir yardım sergiler. Burada da Allahû Tealâ’nın dizaynı açık ve kesin bir hüviyette geliyor. Burası 2. sebîldir.

Ne zaman ki; o kişi Allahû Tealâ tarafından irşad makamı gösterildikten sonra ona ulaşır da bu aldığı 12 tane ihsanla tâbiiyetini gerçekleştirir; o zaman Allahû Tealâ ona 7 tane ni’met verecektir ve bu 7 tane ni’metle kişi 3. sebîle ulaşacaktır. Bu 3. sebîl Allah’a ulaştıran Sıratı Mustakîm’dir. Ve bu yolda kişi nefs tezkiyesi yapacaktır. Nefs tezkiyesi yaptığı zaman, bu nefs tezkiyesinin sebebiyle, nefsini tezkiye ettiği oranda yani nefsinin kalbine afetlerin yerine, Allah’ın gönderdiği fazılları ikame ettiği zaman (yerleştirdiği zaman), kalbi fazıllar işgal etmeye başladığı zaman; her %7 fazl birikiminde o kişinin ruhu, Allah’a doğru bir yolculuk yapar. İşte 7 safhadan oluşan bu yolculuk, %51 nur birikimiyle tamamlanır. Kişinin ruhu Allah’a ulaşır ve Allah’ın Zat’ında yok olur.

Ve böyle bir durum neyi ifade eder? Böyle bir durum, o kişinin Allah’a ruhunu ulaştırmasını ifade eder. Her %7 nur birikiminde, fazl birikiminde o kişinin ruhu, Allah’a doğru yaptığı yolculuğunda bir gök katı mutlaka yükselir. Ve nefsinin kalbi zulmetten nura ulaşır Mâide Suresinin bu 16. âyet-i kerimesinde ifade edildiği gibi. Ve nur yarıyı aştığı zaman, ruh Allah’a ulaşmıştır. O zaman bu Sıratı Mustakîm, kendi içinde 4 sebîlden oluşan bu Sıratı Mustakîm, bu sebîlde tamamlanmıştır.

Eğer 7 sebîl açısından bakıyorsak, 7 sebîlden ikincisi Sıratı Mustakîm’dir; kendi içinde 2 yatay, 2 dikey 4 sebîlden oluşur. Öyleyse burası 2. sebîldir ve kişinin kalbi zulmetten nura ulaşır. Bu noktadan sonra Allahû Tealâ, ruh Kendisine ulaştıktan sonra, Allah’ın Zat’ında yok olduktan sona onu yeni bir Sıratı Mustakîm’e ulaştırır. İşte bu, fizik vücudun Sıratı Mustakîm’idir. Bu Sıratı Mustakîm aynı zamanda Yâsîn Suresinin 60. ve 61. âyetlerinde de anlatılıyor ademoğullarının Sıratı Mustakîm’i:

36/YÂSÎN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YÂSÎN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.


Ama fizik vücudun Sıratı Mustakîm’i burada anlatılıyor; Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesinde. Diğerlerine sebîl olarak bakıyor, sebîl adıyla koymuş bu âyet-i kerimeye Allahû Tealâ.

Ama ruhun Allah’a tesliminden sonra, fizik vücudun emanet olması ve fizik vücudun teslimini içeren 23., 24. ve 25. basamaklar. Bunlar o hüviyette, o Sıratı Mustakîm’i ifade eder. Allah o kişinin ruhunu Kendisine ulaştırır ve Allah’ın Zat’ı o kişinin ruhuna meab olur, sığınak olur. Bundan sonra Allahû Tealâ o kişiye bir taht ihsan edecektir. Sonra o kişinin zikri günün yarısını aşacaktır. Sonra da nefsinin kalbindeki nurlar %80’i aştığı zaman kişinin fizik vücudu, Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği fiilleri işlemeyen bir hüviyet kazanacaktır. İşte bu noktaya kadar olan Sıratı Mustakîm, burada ifade edilen Sıratı Mustakîm’dir; fizik vücudumuzun Sıratı Mustakîm’i.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular