Lokmân 20'de belirtilen zahirî ve batınî ni’metleri açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Ni'met » Lokmân 20'de belirtilen zahirî ve batınî ni’metleri açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Lokmân 20'de belirtilen zahirî ve batınî ni’metleri açıklar mısınız?

Lokmân 20:

31/LOKMÂN-20: E lem terav ennallâhe sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhiraten ve bâtıneten, ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin).
Göklerde ve yerlerdeki herşeyi, Allah’ın size musahhar (emrinize amade) kıldığını görmediniz mi? Ve sizin üzerinizdeki görünen ve görünmeyen (açık ve gizli) ni’metlerini tamamladı. Ve insanlardan bir kısmı (hâlâ) ilmi, bir hidayete erdiricisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, Allah hakkında mücâdele ederler.


e lem terev ennellâhe sehhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı: Görmüyor musunuz ki; şüphesiz Allah, göklerde ve yerlerde olanları emrinize musahhar kılmıştır.
ve esbega aleykum niamehu zâhireten ve bâtıneh (bâtıneten): Ve açık ve gizli, sizin üzerinizdeki ni'metlerini genişletmiş ve tamamlamıştır. (Zahirî ve batınî ni'metlerini genişletip tamamlamıştır.)
ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin: Ve insanlardan bazıları vardır ki; Allah'ın ilminde, Allah hakkında mücâdele ederler, hiçbir ilmin sahibi olmadıkları halde.
lâ huden ve lâ kitâbin munîr (munîrin): Ve bir hidayetçi olmaksızın ve nurlu bir kitap olmaksızın (aydınlatıcı bir kitap olmaksızın).

Allahû Tealâ’nın bu devre de ışığını tutan, gelecek bütün devirlerde de nuru devam edecek olan Kur’ân-ı Kerim’i, Allahû Tealâ en büyük ni’met olarak indirmiştir. Kitâben Munîr, son Kitâben Munîr (aydınlatıcı, nurlandırıcı kitap) Kur’ân-ı Kerim’dir. Allahû Tealâ’nın son nebîsine indirdiği, son şeriat kitabı kâinatın. İşte, bu ni’metlerden mukaddes kitapla (Kur’ân’la) son şeriat hükümleri, eski şeriatın (ezelî şeriatın) Kur’ân’da tekrarı ile kâinatın şeriat kitabı Kur’ân-ı Kerim indirilmiştir. Hem zahirdir hem batındır.

Kur’ân-ı Kerim bir büyük ni’mettir. Zahirdir; insanların dünya üzerinde nasıl bir davranış biçimi içinde olması lâzım geldiğini, detayları ile anlatır. Davranış biçimleri rehberidir. Batındır; insanla batınî bir açıklamalar dizisi ile meşgul olur. Allah baş gözleriyle görülmez; insanlara göre batındır. Ne zaman Allahû Tealâ kalp gözünüzü açarsa ve siz kalp gözünüz açıldıktan sonra irşada ulaşır ve iradenizi de Allahû Tealâ’ya teslim ederseniz; Allah’ın Zat’ı batın olmaktan çıkar, zahir olur. Onun için Allahû Tealâ Kendisi için “Hem batındır hem zahirdir.” diyor. Batındır; bütün insanlar için. Zahirdir; o insanlar arasında az bir grup olan Allah’ı görmek şerefine (kalp gözüyle görmek şerefine) erenler açısından.

Öyleyse kâinatlar… Zahirî âlem, bize zahirdir. Ama zahirî âlemin dışındaki diğer 5 âlem zahir değildir, batındır. Aynı zamanda Allah’ın bütün bu kâinatları kuşatan rahmeti ve ilmi, onunla beraber âlemlerden, zahirî âlemin dışındaki her âlem bizim için gene batındır. Bunlardan bir tanesi daha görünebilir. Ne zaman gece rüyanızda berzah âlemine giderseniz yani şartlar fizikse bir başka âlemi daha net olarak detayları ile incelemiş olursunuz. Zahirî âlem fizik vücudunuzun âlemidir, onu görürsünüz.

Berzah âlemini hepiniz gördünüz. Görmeyen hiç kimse yok. Bu dünyayı nasıl görüyorsanız, orada da, zahirî âlem olmayan berzah âleminde de gene göreceksiniz insanları. Âlemi göreceksiniz fizik şartlarda. O, fizik vücudunuza batındır ama nefsinize zahirdir. Nefsiniz bu âlemde de görebilir (nefsinizin kalbi). Nefsinize göre zahirî âlem de zahirdir, berzah âlemi de zahirdir.

Eğer Allahû Tealâ kalp gözünüzü açar da sizi irşad makamına ulaştırırsa, iradenizi de Allahû Tealâ teslim alırsa; o zaman Allah’ın Zat’ı da zahirler arasına girer sizin için. Batın olan Allahû Tealâ, sizin için zahir olur.

Allahû Tealâ’nın zahir ni’metleri, bu dünyada bize verdiği fizik ni’metlerdir. Rızkımızı temin eder Allahû Tealâ. Bize hayat verir, zahir bir ni’met. Ama aynı Allahû Tealâ, biz Allah’a ulaşmayı diledikten sonra 7 tane furkanla, kör olan gözlerimizi, sağır olan kulaklarımızı, idraksiz olan kalplerimizi; gören, işiten, idrak eden hüviyete sokar. İşte bu ni’met, zahirî  ni’met değildir. Bu, ihsan bölümündeki 7 grup ihsan; hepsi batınîdir.

Ondan sonra nefs tezkiyesine başladığımız zaman, Allah’ın gönderdiği ‘salâvâtla rahmet’, ‘salâvâtla fazl’ ismindeki nurlar batınîdir. Allah’ın, devrin imamının başının üzerindeki nurdan, salâh nurundan insanlara ulaşan ve o insanların manevî olgunluğunda rolü olan nurlar var. ‘Feyz’ adı verilen bu nur, o da batınîdir. Bunun dışında, Allahû Tealâ’nın Allah’ın dostları bir sıkıntı ile karşılaştıkları zaman, onların üzerine gönderdiği ‘sekînet’ isimli nur da gene Allahû Tealâ’nın batınî ni’metleridir. Ve rahmet, fazl ve salâvât; salâvâtla rahmet hüviyetindeyken ihsandır ama mürşide ulaştıktan sonra, tâbiiyetten sonra rahmet de fazl da salâvât da bu 3 grup nurun hepsi, ni’met olur. Hepsi de batınî ni’metlerdir. Allahû Tealâ’nın İlâhi İradesi’yle sizin cüz’i iradenizi kontrolü altına alması da batınî bir ni’mettir. Allah’ın kalp gözünüzü, kalp kulağınızı açması, gene batınî bir ni’mettir.

Benzer konular