“Kur’ân tilavetle değil, Kur’ân hidayetle okunur.” hadîsine göre Kur’ân-ı hidayetle okuyanların sadırdan, tilavetle okuyanların satırdan okuyanlar olduğunu Ankebût 49'a göre söyleyebilir miyiz?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) “Kur’ân tilavetle değil, Kur’an hidayetle okunur.” buyurmuşlar. Buna göre Kur’ân-ı hidayetle okuyanların sadırdan, Kur’an-ı tilavetle okuyanların satırdan okuyanlar olduğunu Ankebût Suresinin 49. âyet-i kerimesine devriyen söyleyebilir miyiz?

Ne demiş? Çok güzel birşey söylemiş kardeşimiz. Diyor ki: “Kur’ân-ı hidayetle okuyanların sadırdan yani göğüsten yani kalpten okuyanlar olduğunu, Kur’ân-ı tilavetle okuyanlarınsa satırdan okuyanlar (Kur’ân-ı Kerim'in satırlarından okuyanlar) olduğunu söyleyebilir miyiz?” diyor. Bu sözü çok beğendik; sadırdan ve satırdan.

Ankebût 49:

Hayır O (Kur’ân-ı Kerim), ilim verilenlerin sinelerinde beyan olunan âyetlerdir. Ve zalimler hariç, onlar âyetlerimizi bile bile inkâr etmezler.


Hayır O, ilim verilenlerin göğüslerinde beyan olunan âyetlerdir. Yani Kur’ân-ı Kerim ilim verilenlerin göğüslerinde olan âyetler. Onlar âyetlerin hepsini bilmezler. Ama hidayete ulaştıracak âyetleri bilirler. O zaman Allahû Tealâ diyor ki: “Ve zalimler hariç, onlar âyetlerimizi bile bile inkâr etmezler.” "Ve zalimler hariç." diyor.

Zalimler hariç, onlar âyetlerimizi bile bile inkâr etmezler.

yechadu: Bile bile inkâr etmek.
ve mâ yechadu: Bile bile inkâr etmezler.
bi âyâtinâ: Âyetlerimizi.
illez zâlimûn: Zalimler hariç.

“İlim verilenlerin göğüslerinde beyan olunan âyetler.”

Kendilerine ilim verilenler kimlerdir? Allah’a ulaşmayı dileyenler. İlim verilmeye başlayınca adım adım ilmi alanlar. Mürşidlerine ulaşanlar, tâbî olanlar. Ruhlarını Allah’a ulaştıranlar. Peki bunların göğüslerinde yani kalplerinde ne var? Kalplerinde Allah’ın rahmeti var, fazlı var. Özellikle fazl o kişiyi adım adım hidayete ulaştırır.