Kehf 110. ile Fusillet 6. arasinda bir ilişki var mi?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Kehf 110. ile Fusillet 6. arasinda bir ilişki var mi?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kehf 110. ile Fusillet 6. arasinda bir ilişki var mi?

Kehf 110 ile Fussilet 6 arasında bir ilişki var mı? Kehf 110’da “Rabbine mülâki olmayı yani ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse o zaman salih amel yani nefs tezkiyesi yapsın.” Fussilet 6’da ise “Öyleyse O’na yönelin, O’na doğru istikamet alın yani Allah'a ulaşmayı dileyin ve O’ndan mağfiret dileyin buyruluyor.” Buna göre Fussilet 6’da O’na doğru istikamet alanların, O’na yönelenlerin, Allah'a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Açıkça öyle diyor zaten Allahû Tealâ. Bu iki tabiri de bu istikamette kullanmış. Allah'a yönelmek Allahû Tealâ tarafından:

1- Âmenû olmak kelimesiyle
2- Münîb kelimesiyle ifade ediliyor.

Bu iki kelimenin muhtelif varyasyonları geçerli. Kehf Suresinin 110. âyet-i kerimesi:    

18/KEHF-110: Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun, fe men kâne yercû likâe rabbihî felya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden).
De ki: “Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.”


İşte Allahû Tealâ’ya şirk koşmak, Allah'a ulaşmayı dilememekle mümkün olan bir konudur. Allah'a ulaşmayı dilediği anda kişi Allah'a şirk koşmaktan, gizli şirkten kendisini kesin olarak kurtarmıştır. İşte Rum Suresinin 31 ve 32. âyetleri Allahû Tealâ buyuruyor:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“Allah'a yönel, Allah'a ulaşmayı dile ve Allah'a karşı takva sahibi ol. Ve namaz kıl ve müşriklerden olma.” Nasıl olma? “ Allah'a ulaşmayı dile ve müşriklerden olma.” Devam ediyor bir sonraki âyet-i kerimede:

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


“O müşriklerden olma ki onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır. Herbiri kendi elindekiyle ferahlanırlar. Herbiri ayrı bir grup oluşturmuştur, hizip oluşturmuştur.”       

Öyleyse bir fırkalara ayrılmayan bir tek grup var; Allah'a ulaşmayı dileyen takva sahipleri bir de fırkalara ayrılan geri kalan bütün fırkalar. Kim onlar? Müşrikler. Burada da aynı şey “Rabbinin ibadetine başka bir şeyi ortak koşmasın.” diyor. Aynı şirk olayı burada da geçerlidir. Fussilet Suresi 6. âyet-i kerime:     

41/FUSSİLET-6: Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûhu, ve veylun lil muşrikîn(muşrikîne).
De ki: “Ben sadece sizin gibi bir insanım. Bana sizin ilâhınızın, tek bir ilâh olduğu vahyediliyor. Öyleyse O’na yönelin (O’na doğru istikamet alın) ve O’ndan mağfiret dileyin. Ve müşriklerin vay haline!”


Dikkat ediliyorsa iki âyetin başlangıcı aynıdır. “Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun” vâhidun yazılıyor vâhid okunuyor. Bundan sonrası değişik âyet-i kerimenin:

festekîmû ileyhi: O’na istikamet üzere ol.

"Öyleyse O’na doğru istikamet al. Yani mutlaka ruhunu Allah'a ulaştırmayı dile mutlaka dile." diyor Allahû Tealâ.

vestagfirûh(vestagfirûhu): Ve O’ndan mağfiret dile.
ve veylun lil muşrikîn(muşrikîne): Ve müşriklerin vay haline!

Bakın ikisinde de Allah'a ulaşmayı dilemekten, arkasından da müşriklerden bahsediyor. Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin müşrik olduğunu bu iki âyeti birbirine bağlayan Rûm 31 ve 32’de gördük. Bunları birleştirdiğiniz zaman çok açık bir tablo çıkıyor. Kefh 110’la Fussilet 6 arasında bir defa çok yakın bir ilişki söz konusu.

“Buna göre Fussilet 6’da O’na doğru istikamet alanların, Allah'a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?” diyor Cabbar.

Elbette tam onu anlatıyor Allahû Tealâ. 

Benzer konular