Günümüzde dîni yaşadığını ve öğrettiğini zanneden insanların, kaynak olarak Kur’ân-ı Kerim’i ikinci plana iterek, zanlarınca sünneti temel aldıklarını görmekteyiz. Fakat Kur’ân-ı Kerim’e baktığımızda Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in en belirgin özelliklerinin ve görevlerinin Bakara-151’de Allahû Tealâ tarafından açıklandığını görüyoruz. Bu âyet-i kerime gereğince, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in en belirgin görevlerinden ilkinin âyetleri tilâvet olduğu görülmektedir. Yazılı kaynaklara göre de Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ilk andan itibaren tebliğini, âyetlerle yaptığını bilmekteyiz. Bu durumda dîni öğrettiklerini zannedenlerin, âyetlerin ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için sünneti yapmadıklarını söyleyebilir miyiz?
Sadece âyetleri ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için değil, aynı zamanda âyetleri bir kenara bırakıp Kur’ân’ı unuttukları için. Çünkü âyetler unutulmuş. En azından 14 asır evveline kadar âyetlerin öğretisinin artık devre dışı kaldığını görüyoruz. İnsanlar Kur’ân-ı Kerim’den değil, başka insanların yazdığı el yazması kitaplarından hedeflere gitmişler. Bakara-151’de Allahû Tealâ diyor ki: