Bakara-151'de Peygamber Efendimiz’in görevlerinin açıklandığını görüyoruz. Bu âyet gereğince, Peygamber Efendimiz’in görevlerinden ilkinin âyetleri tilâvet olduğu ve ilk andan itibaren tebliğini âyetlerle yaptığını bilmekteyiz. Bu durumda dîni öğrettiklerini zannedenlerin, âyetleri ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için sünneti yapmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hikmet ve Hikmetin Ötesi » Bakara-151'de Peygamber Efendimiz’in görevlerinin açıklandığını görüyoruz. Bu âyet gereğince, Peygamber Efendimiz’in görevlerinden ilkinin âyetleri tilâvet olduğu ve ilk andan itibaren tebliğini âyetlerle yaptığını bilmekteyiz. Bu durumda dîni öğrettiklerini zannedenlerin, âyetleri ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için sünneti yapmadıklarını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-151'de Peygamber Efendimiz’in görevlerinin açıklandığını görüyoruz. Bu âyet gereğince, Peygamber Efendimiz’in görevlerinden ilkinin âyetleri tilâvet olduğu ve ilk andan itibaren tebliğini âyetlerle yaptığını bilmekteyiz. Bu durumda dîni öğrettiklerini zannedenlerin, âyetleri ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için sünneti yapmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Günümüzde dîni yaşadığını ve  öğrettiğini zanneden insanların, kaynak olarak Kur’ân-ı Kerim’i ikinci plana iterek, zanlarınca sünneti temel aldıklarını görmekteyiz. Fakat Kur’ân-ı Kerim’e baktığımızda Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in en belirgin özelliklerinin ve  görevlerinin Bakara-151’de Allahû Tealâ tarafından açıklandığını görüyoruz. Bu âyet-i kerime  gereğince, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in en belirgin görevlerinden ilkinin âyetleri tilâvet olduğu görülmektedir. Yazılı kaynaklara göre de Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ilk andan itibaren tebliğini, âyetlerle yaptığını bilmekteyiz. Bu durumda dîni öğrettiklerini zannedenlerin, âyetlerin ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için sünneti yapmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Sadece âyetleri ruhuna uygun tilâvet etmedikleri için değil, aynı zamanda âyetleri bir kenara bırakıp Kur’ân’ı unuttukları için. Çünkü âyetler unutulmuş. En azından 14 asır evveline kadar âyetlerin öğretisinin artık devre dışı kaldığını görüyoruz. İnsanlar Kur’ân-ı Kerim’den değil, başka insanların yazdığı el yazması kitaplarından hedeflere gitmişler. Bakara-151’de Allahû Tealâ diyor ki:   

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi) tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap’ı (Kurânı Kerim’i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.


Burada Peygamber Efendimiz (S.A.V’in bütün müessesesi yer almış ve konu açıklığa kesin şekilde kavuşmuş. Peygamber Efendimiz (S.A.V) onlara;

* Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’ini okuyor, tilâvet ediyor.
* Onların nefslerini tezkiye ediyor.
* Onlara kitap öğretiyor. Kur’ân’ın lâfzını öğretiyor.
* Sonra hikmet öğretiyor, Kur’ân’ın ruhunu öğretiyor.
* Ve onların bilmediği hikmet ötesini de öğretiyor.

Benzer konular