Fetih Suresinin 29. ve Bakara Suresinin 136. âyet-i kerimeleri ile Bakara Suresinin 132. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Fena Makamı (1. teslim: ruh teslimi) » Fetih Suresinin 29. ve Bakara Suresinin 136. âyet-i kerimeleri ile Bakara Suresinin 132. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Fetih Suresinin 29. ve Bakara Suresinin 136. âyet-i kerimeleri ile Bakara Suresinin 132. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

48/FETİH-29: Muhammedun resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ(azîmen).
Allah’ın Resûl’ü Hz. Muhammed (S.A.V) ve O’nunla beraber olanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler. Onları rükû ederken, secde ederken ve Allah’dan fazl ve rıza isterken görürsün. Onların alâmetleri yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat’taki ve İncil’deki vasıflarıdır. Filizini çıkaran sonra onu kuvvetlendiren, böylece kalınlaşan, sonunda gövdesi üzerinde yükselen, çiftçilerin hoşuna giden ekin gibidir. Onlarla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Ve Allah, onlardan âmenû olanlara (Allah’a ulaşmayı dileyenlere) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlara mağfiret ve büyük ecir vaadetti.


2/BAKARA-136: Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)’a, İsmail (as.)’a, İshak (as.)’a, Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)’ya verilenlere ve (diğer) nebîlere, Rab’leri tarafından verilenlere (sahife, kitap ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark gözetmeyiz). Ve biz, O’na teslim olanlarız.”


Bakara Suresinin 132. âyet-i kerimesi:

2/BAKARA-132: Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ve, İbrâhîm (a.s) onu (Allah’a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah’a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti)..


ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu): Ve İbrâhîm bunu oğullarına vasiyet etti ve Yâkub da.
yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne: Ey oğullarım! Allah bu dîni sizin için seçti.
fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne): Ve siz ölmeyin. Ancak Allah’a teslim olarak ölün.’, dedi.

Burada da bihakkın teslim var.  Bu âyet-i kerime de bihakkın teslimle alâkalı. Hakka tukatihi teslimle, hakka tukatihi takvayla alâkalı. Hakka tukatihi takvanın; yani ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi de Allahû Tealâ’ya teslim etmenin mükâfatı ecrul azîmdir, fevz-ül azîmdir, hazzul azîmdir, fazl’ıl azîmdir. Bu azîm’lerden her birisi oraya ulaşılmış olduğunu ifade eder.

Üç âyet-i kerime de onu anlatıyor. Allah’a teslim olanlar ne zaman hazzul azîmin, fevz-ül azîmin, ecrul azîmin, fazl’ıl azîmin sahibi olursa; o zaman ruhlarını da, vechlerini de, nefslerini de, iradelerini de Allah’a teslim etmişlerdir.


Benzer konular