Mevlâna Hazretleri ve Yunus Emre Hazretleri de Allah'a ulaşmayı dileyip ermiş evliyadan mı olmuşlardır? Yoksa onlar bazı kitaplarda yazdığı gibi şair ruhlu insanlar mıydı?

Sevgili kardeşlerim! Şair ruhlu olan binlerce insan, şair ruhlu olmalarına rağmen ruhlarını Allah'a ulaştırmamış olarak bu dünya üzerinde dolaşıyorlar. Bu ayrı bir konu. İnsanların Allah'ı sevmesi lâzım. İnsanların Allah'ın emirlerini, mutlaka yerine getirilmesi lâzımgelen fonksiyonel bir dizayn içinde gerçekleştirmeleri lâzım.

Sevgili kardeşlerim! Allah mademki söz vermiş: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” Yani “Ben onu ermiş evliya, Bana ruhunu erdirmiş, Bana ruhunu ulaştırmış evliya, ermiş evliya yaparım.” diyor. Allahû Tealâ’nın sözünü tutmaması mümkün değildir. Mutlaka sözünü tutar. Bu itibarla herkes garanti altındadır. Yeter ki; kalpten bir dilekle Allah'a ulaşmayı dilesinler. Hacet namazını kılsınlar ve mürşidlerini Allah'tan sorsunlar. Allahû Tealâ’nın mutlaka mürşid gösterdiğini göreceklerdir. Yapılacak şey, o mürşide ulaşmak. Başka bir mürşidle olmaz sevgili kardeşlerim, o mürşide ulaşıp bu hedefe ulaşmak.

Allahû Tealâ bu istikamette neyi öne alıyor? Herkesin ayrı bir hüviyeti var. Ve o ayrı hüviyete göre ayrı bir mürşide ihtiyacı var. O kişiyi, belki onunla beraber binlerce kişiyi, Allahû Tealâ’nın Kendisine ruhen ulaştırması söz konusu olan insanlar aynı standartlarda oldukları için, birbirlerine benzer o yapıların sahibi olduğu için, o mürşide Allahû Tealâ onları tayin etmiştir. Başka mürşidlere tayin ettikleri de o mürşidin standartlarında, ‘o insanların ruhlarının vücutlarından ayrılarak Allah'a ulaşması mümkün olacaktır’ diyedir.

Allah razı olsun.