İbrahim 22, İsrâ 64 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerin muhtevasında yer alan iblisin vaadleri ve tuzaklarını anlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Nefs » İbrahim 22, İsrâ 64 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerin muhtevasında yer alan iblisin vaadleri ve tuzaklarını anlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İbrahim 22, İsrâ 64 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerin muhtevasında yer alan iblisin vaadleri ve tuzaklarını anlatır mısınız?

İbrâhîm 22

14/İBRÂHÎM-22: Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru innallâhe vaadekum va’del hakkı ve vaadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrihiyy(musrihiyye), innî kefertu bi mâ eşraktumûni min kabl(kablu), innez zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun).
Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”


ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru: Şeytan, emir yerine getirildiği zaman dedi ki.
innallâhe veadekum va’del hakkı: Allah, size vaad etti. O'nun vaadi haktır. Yani hak olan vaadini vaadetti.
ve veadtukum: Ben de size vaadettim.
fe ahleftukum: Ve vaadimden döndüm. Vaadimde hilaf oldum. Yani vaadimi yerine getirmedim.
ve mâ kâne liye aleykum min sultânin: Ben, sizin üzerinizde bir sultanlığa sahip değilim.
illâ en deavtukum: Ben sadece sizi davet ettim.
festecebtum lî: Ona (davetime) icabet ettiniz. Böylece davetime icabet ettiniz.
fe lâ telûmûnî: Beni tel'in etmeyin (beni kınamayın).
ve lûmû enfusekum: Ve nefslerinizi kınayın.
mâ ene bi musrihikum: Ben sizin yardımcınız değilim (nasara kökünden geliyor yardım).
ve mâ entum bi musrıhıyy(musrıhıyye): Siz de, benim yardımcım değilsiniz.
innî kefertu bi mâ eşrektumûni min kabl(kablu): Bundan evvel de ben sizin bana şirk koşmanızı inkâr ettim. Muhakkak ki; bundan evvel de bana şirk koşmanızı inkâr ettim.
innaz zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun): Muhakkak ki; zalimlere acı azap var.   

Burada şeytanın söylediği şey açıktır. Diyor ki; “Allah’ta size vaat etti ben de size vaadettim. Allah vaadini yerine getirir ama ben vaadimden caydım, vaadimi hilaf noktasına ulaştırdım. Vaadimi yerine getirmedim. Ama şunu da bilin ki ben sizin üzerinizde bir yaptırım gücüne sahip değildim.”

Burada davet söz konusu oluyor, şeytanın daveti. İnsanlar da Allah’ın yolunda olmadıkları için nefsleri %100 afetlerle dolu. Yani talepleriyle şeytanın onlara emirleri aynı şey olduğu için, şeytan onlar üzerinde hükmünü geçiriyordu. Şeytanlar onlar üzerinde hüküm ferma oluyordu. Yaptırım gücü olmuş veya olmamış orası değil önemli olan, şeytanın onlara dediğini yaptırıyordu. Çünkü nefslerinin afetleriyle şeytanın talepleri birbirine eşit olduğu için insanlar onun söylediklerini gerçekleştiriyordu. Meseleyi bu açıdan ele aldığımız zaman, şeytanın taleplerine insanların büyük ölçüde uyduğunu, böylece şeytanın onların üzerinde gerçek anlamda yaptırım gücüne sahip olmamasına rağmen, dediğini mutlaka yaptırdığı neticesine ulaşıyoruz. Ne zaman ki bir insan Allah’a ulaşmayı dilerse, diledikleri andan itibaren Allahû Tealâ şeytanın onlar üzerindeki hakimiyetini bıçakla keser gibi keser. Araya koyduğu engelle şeytanın onlara hakim olmasını önler Allahû Tealâ.

İsrâ 64:

17/İSRÂ-64: Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûran).
“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.


"Onlardan güç yitirdiklerine sesinle aldat. Atlılarınla ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir. Evlâtlarına ve mallarına ortak ol. Ve onlara vaad et. Şeytanın aldatması (gurûr) aldarmadan başka birşe değildir." diyor Allahû Tealâ.

Şeytanın genel hatlarıyla çizimi var burada, insanları sadece aldatır. Onlara yön verir, yön vermeye çalışır. Mallarına nasıl ortak olur. Nasıl? Haram mal kazanılır, şeytanla ortaktır. Evlâtlarında, fuhuş sebebiyle nikah müessesesi var olmasına rağmen başka erkeklerden çocuk sahibi olurlar. Evlâtlarında da böylece şeytan insanlara ortak olur. Ve şeytan dediğini zorla yaptırmak yetkisinin sahibi değildir ama sonuca baktığımız zaman şeytanın dediğini insanlara mutlaka yaptırdığını görüyoruz.


Benzer konular