Aklımızı nefsimize ve şeytana göre değilde Allah'ın istediği gibi nasıl kullanabiliriz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Nefs » Aklımızı nefsimize ve şeytana göre değilde Allah'ın istediği gibi nasıl kullanabiliriz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Aklımızı nefsimize ve şeytana göre değilde Allah'ın istediği gibi nasıl kullanabiliriz?

Allah’ın neyi, nasıl istediği belli. Şimdi Kur’ân-ı Kerim’deki İslâm’la tatbikattaki İslâm’a beraberce bakalım. Kur’ân-ı Kerim’deki İslâm namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmenin ötesinde zikir yapmayı da almış, mürşide tâbiiyeti de. Öyleyse sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın emrini yerine getirmeden bir takım hedeflere ulaşmak mümkün değil. Bir insan manevi tekâmül istiyorsa, manevi gelişme istiyorsa mutlaka ve mutlaka mürşidine tâbî olmalıdır. Olmazsa olmaz. Bu gerçekleşemez. Allahû Tealâ bunun için Allah'a ulaşmayı dilemeyi, arkasından mürşide tâbiiyeti de farz kılmış. Tâbiiyet yok ama kişi mutlu olacağını zannediyor. Denesin. Mutlu olamayacağını görecektir.

Nefsinin kalbindeki afetlerin yok olabilmesi tâbiiyeti mutlaka gerektirir. Tâbiiyetle beraber ruh bedenden ayrılacaktır. Allah’a doğru yola çıkacaktır. Bu yolculuğun anahtarı ise zikri arttırmaktır. Zikirsiz bir yola çıkış, o kişiyi hiçbir zaman ermiş evliya noktasına ulaştıramaz. Ermiş evliya demek ruhunu Allah’a dünya hayatını yaşarken ulaştırmış olan kişi demek. Hiç kimse mürşidine tâbî olmadan bunu gerçekleştiremez. Mürşidine tâbî olanların da hepsi gerçekleştiremez. Mürşidine tâbî olmuş ama görevlerini yapmıyor. Olmaz sevgili kardeşlerim, hedefe gidemez bu kişi. Görevlerin en üst seviyede yapılması söz konusu değil. Onu kastetmiyoruz. Ama kişi Allah’ın yolunda zikir seviyesini günler, aylar, yıllar geçtikçe hep arttırmaya çalışmalıdır. Çalıştıkça zaten görecektir ki; mutluluğu artacaktır. Arttıkça, o da daha çok çalışacaktır. Daha çok zikir yapacaktır. Böylece mutluluğu da ona paralel olarak hep artacaktır. İşte Allah’ın istediği şey budur: Manevi tekâmül, sevgili kardeşlerim!

Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun. Bu mutluluğu yaşamak için herkes imkânın sahibidir. Mutluluğu yaşayamayanlar görevlerini yapamayanlardır. Yapamamak da iradenin gerekli seviyede kullanılmaması sebebiyle tahakkuk eder. Öyleyse kim Allah yolunda iradesini kullanıyorsa, Allah yolunda görevlerini yapıyorsa ve zikrini (bu görevlerin en önemlisi zikirdir), zikirlerini arttırıyorsa, artıran kişi her geçen gün daha mutlu bir insan olmayı sağlayacak olandır.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular