Kasas Suresinin 50. âyet-i kerimesi ile ve Ahkâf Suresinin 32. âyet-i kerimesine göre: “Allah'ın davetçisinin davetine icabet etmeyenler, Rûm Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre Allah'tan bir ilme sahip olmayanlardır, diyebilir miyiz?

Bakalım. Kasas 50:

Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.


fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum: Senin eğer senin, sana, senin davetine icabet etmezlerse o zaman onlar hevâlarına  tâbî olmuşlardır.
ve men edallu mimmenittebea hevâhu: Hevâsına tâbî olandan daha çok dalâlette olan kim vardır?
bi gayri huden minallâh(minallâhi): Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın.
innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne): Allah, zalim kavimleri hidayete erdirmez.” diyor Allahû Tealâ.

 

Öyleyse Allahû Tealâ burada: “Senin Allah'a ulaşma davetine icabet etmezlerse onlar.” diyor. “O zaman onlar hevâlarına tâbî olmuşlardır.”

Ve Allah’ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.


ve men lâ yucib dâiyallâhi: Allah’a davet edene icabet etmeyen yani “Allah'a ulaşmayı dileyin.” davetine icabet etmeyen kişi .
fe leyse bi mu’cizin fîl ardı: O dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildir.
ve leyse lehu min dûnihî evliyâu: Ve onun için Allah’tan başka dost ta yoktur.
ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin): Onlar apaçık bir dalâlet içindedirler.
ve men lâ yucib dâiyallâhi: Allah’ın davetine, Allah’a davet edene, Allah’ın davetçisine icabet etmeyenler. Onlar dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildirler. Onlar O’ndan başka da dost bulamazlar (Onlar için O’ndan başka bir dost da yoktur). Onlar apaçık bir dalâlet içindedirler.

Öyleyse “Allah’a, Allah’a davet edenin Allah’a davete ve Allah’a davet edene icabet etmeyenler.” diyor. Onlar dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değillerdir.

Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular. Bundan sonra Allah’ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur.


belittebeallezîne zalemû ehvâehum bi gayri ilm(ilmin): Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın nefslerine tâbî oldular.
fe men yehdî men edallallâh(edallallâhu): Dalâlette, Allah’ın dalâlette bıraktığı kişiyi kim hidayete erdirebilir, bundan sonra?
ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne): Onların yardımcıları da yoktur.

O zaman “zalimler” diyor Allahû Tealâ: “İlim sahibi olmaksızın hevâlarına tâbî oldular.

Kasas Suresinin 50. âyet-i kerimesi ile ve Ahkâf Suresinin 32. âyet-i kerimesine göre: “Allah'ın davetçisinin davetine icabet etmeyenler yani Allah'a ulaşmayı dilemeyenler, Rum Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre Allah'tan bir ilme sahip olmayanlardır.” diyebilir miyiz?

Evet; “İlim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular ve dalâlette kaldılar.” Kimdir dalâlette kalanlar? Allah'a ulaşmayı dilemeyenler. O zaman: “Allah’ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir?” diyor.

“Allah’tan bir ilme sahip olmayanlardır. Çünkü onlar Allah’tan bir ilme sahip olmaksızın dalâlette kalıyorlar.” Böyle diyebiliriz.