Âli İmrân 108 ile Nahl 36’da belirtilen hak olma arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Âli İmrân 108 ile Nahl 36’da belirtilen hak olma arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmrân 108 ile Nahl 36’da belirtilen hak olma arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?

3/ÂLİ İMRÂN-108: Tilke âyâtullâhi netlûhâ aleyke bil hakk(hakkı), ve mâllâhu yurîdu zulmen lil âlemîn(âlemîne).
İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir, onları sana hak olarak tilavet ediyoruz (okuyup açıklıyoruz). Ve Allah, âlemlere zulüm olmasını istemez.


“İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Bunları sana hak ile tilâvet ediyoruz Allah âlemlere zulmetmek istemez.”

Ne demek istiyor acaba Allahû Tealâ? “Allah âlemlere zulmetmek istemez.” Bir defa Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e diyor ki: “Sen bütün âlemlere Resûl olarak gönderildin. Sen âlemlere bir kurtarıcı olarak gönderildin.”

21/ENBİYÂ-107: Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne).
Seni Biz, sadece âlemlere rahmet olarak gönderdik.


Ve “Allah âlemlere zulmetmek istemez.” diyor. Öyleyse “Hak olarak tilâvet ediyoruz.” Yani “Senin, söylediklerimizi başkalarına anlatmak suretiyle hakkı yerine getirmen için tilâvet ediyoruz.” diyor Allahû Tealâ.

16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).


ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte): And olsun ki: Biz bütün kavimlerde resûl beas ederiz; hayata getiririz; o insanlar Allah'a kul olsunlar diye. Ve taguttan içtinap etsinler, kendilerini kurtarsınlar diye. Yani “Allah'a ulaşmayı dilesinler diye.” Kul olmanın başlangıç noktası.

fe minhum men hedallâhu: Onlardan hidayete erenler söz konusudur.
ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu): Bir kısmınınsa üzerine dalâlet hak olmuştur.
fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne): Öyleyse yeryüzünde dolaş da gör; tekzip edenlerin sonuçları ne oldu, akıbetleri ne oldu.

Hem Âli İmrân 108 hem de Nahl 36’ da Allahû Tealâ’nın resûllerini göndermesi söz konusu ve resûllerin tebliği söz konusu. Bu tebliğle birlikte insanlar Allah'a ulaşmayı dilerlerse diledikleri takdirde o insanların üzerine hidayet hak olur. Diledikleri anda o insanların üzerine hidayet hak olur Ama dilemezlerse tebliğe rağmen dilemeyenlerin üzerine dalâlet hak olmuştur. Tebliğe kadar bir şey yok. Ayrıca insanların bir reşit olma noktası vardır; 15 yaş. O yaşa kadar da Allahû Tealâ sübyan sınıfından sayıyor insanları ve akıl baliğ olmadıkları için rüşd sahibi görmüyor. Kim rüşde ermişse, o kişi mutlaka tebliğe muhatap olmuştur. Tebliğe itaat etmiyorsa, Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa ki bu olay kişiyle Allah arasındadır ve bütün insanları kurtarmaya sadece bir dilek; Allah'a ulaşmayı dileme dileği yeterlidir sevgili kardeşlerim.

Öyleyse böyle bir dizaynda her şeyin en güzeli, hak olmasıdır. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişinin üzerine hidayet hak olur. Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse o kişinin üzerine dalâlet hak olur. Ne zaman? Resûl tebligatını yaptığı zaman. İster tebligatı direkt olarak resûlden dinlesinler, ister resûlün mürşidlerinden dinlesinler. Resûlün irşad makamına getirdiği Allah’ın irşad makamı olarak gördüğü kişilerden dinlesinler, isterse başka bir insandan dinlesinler; netice değişmez. Mutlaka herkese tebligat ulaşır. Bu tebligata kim sırtını çevirir de Allah'a ulaşmayı dilemezse o kişinin üzerine dalâlet hak olur. Tebligata muhatap olan kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse onun üzerine de hidayet hak olmuştur. Allah'ın Resûllerine vahyetmesi de hak iledir.

Benzer konular