Biz mürşid olarak Peygamberimizi biliyorduk. Başka birileri mutlaka olmalı mı? Şu anda îmânımız olmuyor mu?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir peygamberdir, nebîdir. Bütün nebîler aynı zamanda mürşiddir. Ama nübüvvet müessesesi Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile beraber sona ermiştir.

Öyleyse dünyada, dünya adı verilen bu gezegende insanları irşad etmekle vazifeli olan birçok insan var. Onlardan bir tanesi de biziz. Bu konuda en önemli faktör, bu konuda görev yapan kişinin Allah ile konuşabilme yetkisidir. O yetkililerden birisi biziz, sevgili kardeşlerim! Her an Allahû Tealâ’dan sormak imkânının hamdolsun ki; sahibiyiz. Onun için Allahû Tealâ’dan bilgi isteyen kardeşlerimiz hep bize ulaşırlar, biz de sorarız, cevabı alırız ve kendisine ulaştırırız.

Allahû Tealâ ile insanlar arasında bir geçit olmak, bir yardımcı olma hüviyeti, onların doğru hedeflere ulaşmasında bizim vazife almamız, bizim için bir şereftir. Allahû Tealâ’nın bize verdiği risalet bunu muhtevasına alıyor. Yetmez, bu devirdeki devrin imamı; o biziz.

Bunu söylemekle hepinize hitap ediyorum! Ve hepiniz boy abdesti alıp, hacet namazını kılıp, bizim gerçekten devrin imamı olup olmadığımızı Allah’tan sormalısınız. Emin olmalısınız, sevgili kardeşlerim!

Öyleyse şunu bileceğiz, her devirde devrin imamları hep var olacaktır. Bizden evvel de var oldular, bizden sonra da var olacaklardır. Eğer peygamber varsa yani nebî, mutlaka devrin imamı nebîdir. Nebîlerin olmadığı devirlerde resûllerden Allahû Tealâ, devrin imamını seçer. Çünkü artık nebî yoktur. Bu devirde de nebî olmadığı cihetle biz, devrin imamı olarak Allahû Tealâ tarafından vazifelendirildik.  Bunu öğrenmek isteyen kişi için bütün yol açıktır. Hacet namazını kılıp, Allah’tan bizi ve kimliğimizi soracak. Bu kadar basit.

Allah razı olsun.