Zâriyât 22'de semadaki rızkı ve vaadedilen şeyi bize açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Zâriyât 22'de semadaki rızkı ve vaadedilen şeyi bize açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zâriyât 22'de semadaki rızkı ve vaadedilen şeyi bize açıklar mısınız?

Zâriyât Suresinin 22. âyet-i kerimesi:

51/ZÂRİYÂT-22: Ve fîs semâi rızkukum ve mâ tûadûn(tûadûne).
Ve semada sizin rızkınız ve vaadolunduğunuz şeyler vardır.


“Gökte rızkınız vardır. Ve size vaadolmakta olan da vardır.”

“Rızkı insanların, göklerde dağıtılır." diyor Allahû Tealâ. Ne demek istiyor acaba? Hangi rızıktan bahsediyor? Bir fizik vücudunuz var, bir de nefsiniz var. Allah’ın direkt olarak size verdiği herşey rızıktır. Tarlanızdaki mahsulünüz, çoğalan hayvanlarınız (sürünüz), Allah’ın size verdiği para, mal, herşey sizin rızkınızdır.

İşte Allah’ın göklerde rızkın dağılmasından muradı ne? Bu fizik vücudunuzun yiyeceği maddeler değil. Nefsimizin kalbine ulaşan rızık bu.

Ne zaman Allah’a ulaşmayı dilerseniz, Allah sizi mutlaka 14. basamağa ulaştırır, 12 tane ihsan vererek. Ve 14. basamakta günahlarınızı sevaba çevirir ve bu noktadan itibaren zikir yaptığınızda, Allah’ın katından gelen ‘salâvâtla fazl’ nurlarından fazıllar, nefsinizin kalbine yerleşmeye başlar.

İşte! Bu salâvât ile fazlın Allah’ın katından gelmesi, göğsünüze gelmesi, yolu takip ederek göğsünüzden kalbinize ulaşması, Allah’ın rızkını fizik vücudunuzun nefsinize infak etmesidir. Demek ki; gökten gelen ‘salâvâtla fazl’ ve ‘salâvâtla rahmet’ nurları biz insanların rızkıdır. Fizik vücudumuz zikir yapar, ona ulaşır ama onun yarılmış olan göğsünden girerek nefsin kalbine ulaşır. Nefsin kalbinde evvelâ %2 rahmet birikimi, sonra da %100’e ulaşana kadar fazl birikimi devam eder.

Bu rızık göklerden gelir. Rahmet de fazl da salâvât da Allah’ın katından gelir. Rızkınız göklerdedir. Ve fizik vücudunuz rızkı alır ve nefsinize infak eder. Nefsinizin kalbinde rahmet, fazl birikimi, buradaki Allahû Tealâ’nın söylediği hususu ifade eder.
 
Rızkınız; nefsinizin kalbinde, fizik vücudunuzun nefsinize infak ettiği göklerdeki rızkınızdır. Ve size vaadolunan da oradadır. 7 kat cennetin herbirisi ait olduğunuz makamın gereği olarak sizlere teslim edilecektir.

Öyleyse göklerde sadece rızık değil, cennetler de var. Kaf Suresinin 31. ve 32. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ diyor ki:

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttakîne gayra baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.


ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin: Cennet, takva sahiplerine uzak olmayarak yaklaştırıldı.

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah’a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.


hâzâ mâ tûadûne: İşte size vaadolunan budur.

Allahû Tealâ cehennem için de söylüyor: “Vaadolunan budur.” diye bir başka âyet-i kerimesinde. Yani Allahû Tealâ kanunlarını koymuş, biz insanlar da o kanunlara hangi ölçüde itaat edersek kurtuluruz. İtaat etmezsek, o zaman da cehenneme gireriz.

Öyleyse Allahû Tealâ kimseyi cehenneme atmaz. İnsanlar Allah’ın emirlerini hiçe sayarak, yaratıcıyı inkâr ederek, Allah’ın emirlerini yerine getirmedikleri için kendilerini cehenneme mahkûm ederler. Sistemler, Allah’ın müdahalesi ile çalışmaz. Allah sistemlerini otomatik bir standartta kurmuştur. Sistemler otomatik olarak çalışır. Bütün melekler iradeleri olmayan, nefsleri de olmayan mahlûklar olarak Allah’ın bütün emirlerine mutlak itaat halindedir.

Benzer konular