Bu ifade Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e gelen bir ifadedir. Cebrail (A.S) insan kıyafetiyle, insan hüviyetiyle görünüyor. “Rabbinin ismiyle oku.” diyor. Kime diyor? Okuma yazması olmayan bir nebî resûle diyor. Buradaki okumak, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in Kur'ân-ı Kerim’i Kur'ân satırlarından okuması değil, Allah'ın kalbine yazdığı Kur'ân-ı Kerim'i okuması. Ve Cebrail (A.S), Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in kalbine Kur'ân'ı başından sonuna kadar indiriyor. O da Kur'ân-ı Kerim'i okuyor.
Okumakla hedefe varmak hiçbir şekilde söz konusu değildir. O sözlerin muhatabı bir peygamberdir, nebî resûldür. Okumaktan da murat; bu insanların okuması asla değildir. Çünkü hitap O’nadır. “ıkra: Oku, bismi rabbike: Rabbinin İsmiyle oku.” Kitap sadece O’nadır. Okuma yazma bilmeyen bir peygambere. Okumuştur hayatı boyunca, bütün Kur'ân-ı Kerim'i baştan aşağı okumuştur. Okuma yazma bilmediği halde okumuştur. Kitaba bakarak değil kalbindeki Kur'ân-ı Kerim'i okumuştur.
Öyleyse okumak; sadece okumak hiçbir zaman hiç kimseyi hiçbir yere ulaştıramaz. Konumuz Allah'a ulaşmayı dilemekle başlar. 7 kademede iradenin teslimiyle tamamlanır. Kur'ân-ı Kerim'i okuyanlar, hele hele tecvitli okuyanlar, tecvidsiz okuyanlar da aynı kategorinin içindedirler; hiçbir yere varamazlar Kur'ân okuyurlar diye. Zaten Peygamber Efendimiz (S.A.V) Kur'ân'ın okunmasını değil, Kur'ân'ı öğretmeyi esas almıştır. O, Kur'ân'ın okunması değildir; öğrenilmesi ve tatbik edilmesidir. Oradaki emirlere itaat edilmesidir. Hiç kimse Allah'a ulaşmayı dilemeden bırakınız üst kademelere yürümeyi, cehennemden kurtulamaz. İstediği kadar Kur'ân-ı Kerim'i hatim etsin, istediği kadar en güzel şekilde okusun, hiç birşey değişmez.