En'âm 122’ye göre ölüyken diriltilenlerin ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyip Zumer 22’ye göre Allah’ın göğüslerinden kalplerine rahmet yolu açtığı ve Allah’tan bir nur üzere olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » En'âm 122’ye göre ölüyken diriltilenlerin ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyip Zumer 22’ye göre Allah’ın göğüslerinden kalplerine rahmet yolu açtığı ve Allah’tan bir nur üzere olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En'âm 122’ye göre ölüyken diriltilenlerin ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyip Zumer 22’ye göre Allah’ın göğüslerinden kalplerine rahmet yolu açtığı ve Allah’tan bir nur üzere olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Peşin olarak söyleyelim ki evet, söyleyebiliriz. Âyetlere bakalım:

 En’âm-122:

6/EN'ÂM-122: E ve men kâne meyten fe ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûran yemşî bihî fîn nâsi ke men meseluhu fîz zulumâti leyse bi hâricin minhâ, kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Ölü (Allah’a ulaşmayı dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek) dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.


e ve men kâne meyten fe ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûren yemşî bihî: Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse gibi midir?
ke: Gibi midir?
men meseluhu fîz zulumâti leyse bi hâricin minhâ: Karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir?
kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû ya’melûn: İşte bunun gibi böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.

Nur verdikleri kişinin başının üzerindeki nur devrin imamının ruhu. Bir de kişinin kalbine de zikir yaptığı zaman Allahû Tealâ nur veriyor. Zumer-22’de de kalbine gelen nurdan bahsediyor Allahû Tealâ.

39/ZUMER-22: E fe men şerahallâhu sadrahu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbihi, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhi, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah’a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah’ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.


efe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi: Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı kişi.
fe huve alâ nûrin min rabbih: Öyle ki o kişi, Rabbinden bir nur üzeredir, üzere midir?
fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh: Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlamış olanlara veyl olsun.
ulâike fî dalâlin mubîn: Onlar, apaçık bir dalâlet içindedirler.

Kişi Allah’a ulaşmayı dilemediyse ve mürşidine ulaşıp tâbî olmadıysa ki Allah’a ulaşmayı dilemediyse sözü zaten yeterli; o kişinin kalbine hiçbir zaman Allah’ın nuru girmez. Ne kadar zikir yaparsa yapsın onun kalbine hiçbir nur ulaşmaz ve zikri, zikir yapsa da yapmasa da kalbindeki kasiyeti zaten sadece arttırır.

Şimdi burada suale bir defa daha bakalım,

En’âm-122’ye göre ölüyken diriltilenlerin ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebilir miyiz evvela?

Ölü iken diriltilenler, ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler; muhakkak onlar.

“En’âm-122’ye göre ölüyken diriltilenlerin ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyip Zumer-22’ye göre Allah’ın göğüslerinden kalplerine rahmet yolu açtığı ve Allah’tan bir nur üzere olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?”

Evet, o ölüyken diriltilenler, Allahû Tealâ’nın göğüslerinden kalplerine göğüslerini yararak göğüslerinden kalplerine bir nur yolu açtığı kişiler. En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onların göğsünü yarar ve teslime açar.” diyor.

6/EN'ÂM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah’a) teslime (İslâm’a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine azap verir.


Öyleyse böyle bir sonuçla karşı karşıyayız. Onlar, Allah’a ulaşmayı dileyince Allahû Tealâ mutlaka onların göğüslerini yarar; göğüslerinden kalplerine bir nur yolu açar. Bu Allah’a ulaşmayı dileyenler, zikir yaptıkları zaman mutlaka kalplerine Allah’ın rahmeti girer. Mürşidine ulaştığı zaman buna fazl da ilâve edilir.

Benzer konular