Kamer 17'de belirtilen Kur’an’ın kolaylaştırılmasının, Âli İmrân 7'deki hüküm sahibi ulûl’elbab tarafından sağlandığını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Zikir » Kamer 17'de belirtilen Kur’an’ın kolaylaştırılmasının, Âli İmrân 7'deki hüküm sahibi ulûl’elbab tarafından sağlandığını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kamer 17'de belirtilen Kur’an’ın kolaylaştırılmasının, Âli İmrân 7'deki hüküm sahibi ulûl’elbab tarafından sağlandığını söyleyebilir miyiz?

Kamer  17:

54/KAMER-17: Ve lekad yessernâl kur’âne liz zikri fe hel min muddekir(muddekirin).
Ve andolsun ki Biz, Kur’ân’ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?


"Andolsun ki Biz, Kur’ân’ı zikirle kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var? Biz Kur’ân’ı zikir ile, zikir için kolaylaştırdık. Fakat zikreden mi var?"

Âli İmrân 7:

3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: “Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).


huvellezî enzele aleykel kitâbe: O’dur ki Sana Kitap’ı indirdi.
minhu âyâtun muhkemâtun: O’nda muhkem âyetler vardır.
hunne ummul kitâbi: Ümmül Kitap’ı teşkil eder.
ve uharu: Ve diğerleri.
muteşâbihât(muteşâbihâtun): Müteşabih âyetlerdir.
fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun: Onlar ki, kalplerinde zeyg olanlardır.
fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti: Fitne iptigalleri, fitne oluşmasını dileyerek, müteşabih âyetlere tâbî olurlar, insanların arasına fitne sokmak için.
vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi): Tevilini iptiga ederler, tevilini talep ederek fitneyi isterler bunlar aslında.
ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu): Ve onun tevilini Allah’tan başka kimse bilmez.  
ver râsihûne fîl ilmi: Ve ilimde rasihun olanlar, rusuh sahipleri.
yekûlûne: Derler ki.
âmennâ bihî: Biz buna inandık, îmân ettik.
kullun min indi rabbinâ: Onların hepsi Rabbimizin katındandır.
ve mâ yezzekkeru: Ama tezekkür edemezler.
illâ ulûl elbâb(elbâbi): Bunu sadece ulûl’elbab tezekkür edebilir.

İki âyet arasında bir ilişki söz konusu. Allahû Tealâ zikre paralel olarak Kur’an’ı kolaylaştırdığını söylüyor. Yani daimî zikrin sahipleri Kur’an konusunda bütün kolaylıkların sahibi. Neden? Çünkü ehli tezekkürdür. Ne zaman Allah’a bir şey sormak isterlerse, sorarlar ve cevabını mutlaka alırlar.

Benzer konular